Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2016/3083 E. 2019/634 K. 21.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3083
KARAR NO : 2019/634
KARAR TARİHİ : 21.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalıların da aralarında bulunduğu arsa sahipleri ile müvekkili yüklenici arasında düzenlenen 04.01.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, müvekkiline isabet eden 1 ve 17 no.lu bağımsız bölümlerin davalılar tarafından 3. kişilere satılarak bedellerinin tahsil edildiğini ancak, müvekkiline ödeme yapılmadığını, bu nedenle faizi ile birlikte toplam 116.699,45 TL tutarındaki alacağın tahsili amacıyla haklarında başlatılan … takibine karşı, davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek itirazın iptali ile … inkâr tazminatının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, dairelerin yüklenicinin gösterdiği kişilere tapuda devredildiğini, bedellerinin yüklenici tarafından tahsil edildiğini savunmuşlar ve davacının kötü niyet tazmina mahkum edilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin kademeli ferağa ilişkin hükümleri uyarınca, davacı yüklenicinin dava konusu 1 ve 17 nolu bağımsız bölümlerin tapularına hak kazandığı, 17 no.lu dairenin yüklenicinin rızası ile 3. kişiye satışının yapıldığı ve bedelinin tahsil edildiği, 1 no.lu dairenin bedelinin ise davalılar tarafından tahsil edildiği, davalıların aksi yöndeki savunmalarını ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 45.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar … ve … vekili ile …, …, … ve … vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davacı vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan … takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
TBK’nın 40/1 maddesinde, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçlarının doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağı hükmü getirilmiştir. Buna göre yetkili temsilci tarafından yapılan hukuki işlemden doğan alacak ve borçlardan, temsil olunan sorumlu olacaktır.
Somut olayda, davacı yüklenici … ile davalıların da aralarında bulunduğu bir grup arsa sahibi arasında 04.01.2011 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşme uyarınca, inşa edilen dairelerden 1 ve 17 nolu dairelerin davacı yükleniciye isabet ettiği ve yüklenicinin takip tarihi itibariyle bu dairelerin …/…
tapularına hak kazandığı uyuşmazlık dışıdır. Davacı yüklenici, bu dairelerin 3. kişilere satıldığını, daireleri satın alan kişilerin konut kredisi kullandığını ve bu kapsamda kredi tutarlarının ilgili bankalarca kayıt maliki olan arsa sahiplerinin temsilcisi dava dışı …’ne ödendiğini, bu kişinin söz konusu bedelleri müvekkiline ödemediğini ileri sürmektedir.
Uyuşmazlık, ilgili bankalarca, daireleri satın alan kişilere tahsis edilen ve tapu işlemleri sırasında doğrudan doğruya arsa sahipleri vekilinin hesabına aktarılan konut kredisi tutarlarının, daha sonra davalı arsa sahipleri ya da vekilleri tarafından, davacı yükleniciye ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
HMK’nın 190. maddesinde; ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu vurgulanmıştır.
Mahkeme gerekçesinde de isabetle belirtildiği üzere, bahsi geçen bedellerin davacı yükleniciye ödendiğinin ispat yükü davalı arsa sahiplerine ait olup, davalılar 1 no.lu daireye ilişkin olarak konut kredisi kapsamında, vekilleri hesabına aktarılan 45.000,00 TL’nin, davacı tarafa ödendiğini ispat edemediklerinden, bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmuştur.
17 no.lu daire yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkeme gerekçesinin aksine, dosya kapsamında bu daireye ilişkin konut kredisi bedelinin yükleniciye ödendiğine dair herhangi bir dekont bulunmamaktadır. Bu daireyi satın alan tanık …’te bankadan çekilen 65.000,00 TL tutarındaki kredinin … tarafından yükleniciye ödenip ödenmediğini bilmediğini beyan etmiştir.
Bu durumda, uyuşmazlıkta 17 no.lu daire için ilgili banka tarafından konut kredisi olarak alıcıya tahsis edilen ve davalı arsa sahipleri vekili hesabına aktırılan 65.000,00 TL’nin, davacı tarafa ödenip ödenmediğinin ispat yükünün yukarıda belirtilen ilkeler gereğince davalı tarafa ait olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın bu husustaki tüm delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar … ve … vekili ile …, …, … ve … vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz eden davalılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.