Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2016/3024 E. 2019/633 K. 21.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3024
KARAR NO : 2019/633
KARAR TARİHİ : 21.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacılar …, …, … ve … vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacılar vekili vekili, müvekillerinin murisi ile davalıların murisi arasında düzenlenen 02.06.1971 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde, tarla vasfındaki taşınmazların müvekkillerinin murisine devrinin taahhüt edildiğini, taşınmazlar teslim alınmış ve satış bedelleri ödenmiş olmasına rağmen tapu devirlerinin yapılmadığını ileri sürerek taşınmazların hisseleri oranında müvekilleri adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalıların bir kısım davanın reddini istemiş, bir kısmı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, 02.06.1971 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle hissesini satmayı vaad eden davacıların murisi müteveffa …’in, dava konusu taşınmazların kayıt maliki olan müteveffa… mirasçısı olduğu, elbirliği ortaklığına konu taşınmazın ortaklarından birisinin, miras payını ortaklık dışı bir kimseye satmayı vaat etmesi halinde, sözleşmenin bir taahhüt muamelesi olarak kalacağı, elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığı, bu itibarla, davacıların tapu iptal ve tescil isteminin yerinde olmadığı, vekilinin talebi üzerine dosyası işlemden kaldırılan davacılardan …’un davasının ise yasal süresi içerisinde yenilenmediğinden açılmamış sayıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar …, …, … ve … vekilleri temyiz etmiştir.
Dava taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK’nın madde 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Ancak elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, ortaklığa dahil başka bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde iştirak çözülmese dahi satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. (14. HD. 03.07.2012 tarih, 8165 Esas, 9129 Karar) Elbirliği ortaklarının biribirlerine yaptıkları satış geçerlidir. Zira bu durumda bir ortağın tasfiye payı azalmakta veya kalmamakta bu pay elbirliği mülkiyetinin diğer ortağının tasfiye payına ilave edilmiş olmaktadır.
Somut olayda, dava konusu 02.06.1971 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, davacı … ve davacılar …, …, …, …’un murisi …ile davalıların murisi…arasında düzenlenmiş olup adı geçenler, dosya arasında bulunan … Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.05.2014 tarih ve 2014/309 Esas, 2014/915 Karar sayılı veraset ilamına göre, sözleşmeyi konu parsellerin halen de kayıt maliki olarak görünen müteveffa …’in mirasçılarıdırlar. Vaad borçlusu …, müteveffa … ‘in eşi, vaad alacaklıları … ve …da çocuklarıdır. Bu itibarla, elbirliği ortakları arasında düzenlenmiş olduğu anlaşılan, dava konusu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin, mahkeme gerekçesinin aksine, ifa olanağı mevcuttur.
Bu durumda, mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazların tapuda mirasçılar adına intikalinin sağlanması için davacı tarafa süre verilmesi, güncel tapu kayıtlarının dosya arasına konulması, güncel tapu kayıtlarına göre davada taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı denetlenip, varsa bu husustaki eksiklik de giderilikten sonra tarafların iddia, savunma ve delilleri incelenerek, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Kabul şekli itibariyle; davacılar vekili, 21.11.2013 tarihli oturumda, davacılardan … yönünden davayı takip etmeyeceklerini bildirmiş olup, mahkemece, aynı tarihli oturumda, adı geçen davacı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu durumda, davacı … yönünden, HMK’nın 150. maddesi hükmü uyarınca, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içerisinde yenilenmeyen davanın, sürenin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, hükmün gerekçesinde değinilen bu husus hakkında, ayrıca bir hüküm kurulmaması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar …, , … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, adı geçen davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.