Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2015/9490 E. 2018/4013 K. 05.07.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9490
KARAR NO : 2018/4013
KARAR TARİHİ : 05.07.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Asıl davada davacı vekili, davacı yüklenici ile davalı arsa sahipleri arasında imzalanan 22.01.2013 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin davalılar tarafından keşide edilen vekaletten azil belgesi nedeniyle haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, haksız fesih nedeniyle uğranılan menfi ve müspet zararların tazmini ile sözleşme ile hüküm altına alınan cezai şarta hak kazanıldığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, asıl davanın reddini istemiş, açtığı karşı davada ise, davalı yüklenicinin edimini sözleşme hükümlerine uygun şekilde yerine getirmediğini, yaptırılan mimari projenin sözleşmeye aykırı olması ve davacı arsa sahiplerinin onayına sunulmaması nedeniyle çekilen ihtarın sonuçsuz kalması üzerine vekaletten azlin gerçekleştiğini ancak sözleşmenin yüklenicinin açtığı asıl dava ile haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, sözleşme ile hüküm altına alınan cezai şarta hak kazanıldığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin feshine haksız eylemi nedeniyle asıl davada davacı yüklenicinin sebep olduğu, bu sebeple yalnızca davalılar lehine zenginleşme yaratan harcamaların iadesini talep edebileceği, sözleşmeye aykırı davrananın davacı olması nedeniyle mahrum kalınan karın davacı tarafından istenemeyeceği, her ne kadar sözleşmeyi fesheden arsa sahibi davalılar ise de sözleşme haklı nedenle sonlandırıldığından davacı yüklenicinin cezai şarta M.K. madde 2 gereği hak kazanamayacağı, aynı zamanda davalı arsa sahiplerinin de sözleşmede; haklı olarak sözleşmeden cayanın tazminata hak kazanacağına ilişkin bir düzenleme olmadığından bu tazminata hak kazanamayacağı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı vekili ile asıl davada davalılar- karşı davada davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı, tazminat ve cezai şarta hak kazanıldığının tespiti, karşı dava ise yine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı, cezai şarta hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türü olan bu sözleşmelerin feshi, tek taraflı irade beyanı ile değil; mahkeme kararıyla veya sözleşmenin tüm taraflarının iradelerinin
birleşmesi ile mümkündür. Eldeki davalara konu edilen talepler, menfi ve müspet zararlar ile cezai şarta ilişkin olduklarından, bu davaların tarafları bakımından, iradenin sözleşmenin devamı yönünde bulunmadığı, fesih talebini de içerdiği anlaşıldığından, öncelikle TMK’nın 692. maddesi uyarınca sözleşmede yer alan diğer hissedarların davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmek suretiyle bir hüküm verilmesi gereklidir.
Bu durumda mahkemece; asıl dava bakımından, davacı vekiline diğer akitlere karşı da dava açılarak işbu dava ile birleştirilmesinin sağlanması için yeterli süre verilmesi, karşı dava için ise, diğer akitlerin davaya muvafakatlarının alınması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamış, asıl ve karşı davalarda mahkeme kararının re’sen bozulması gerekmiştir.
2) Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve karşı davalarda mahkeme kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.07.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.