Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2015/7322 E. 2016/4833 K. 01.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7322
KARAR NO : 2016/4833
KARAR TARİHİ : 01.11.2016

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Vek. Av. …

Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin kargo şirketi olduğunu ve yurtdışında mukim olduğunu, davalı şirketten 17.10.2012 tarih 9150007852 no’lu 3.255,00 Euro bedelli faturalar muhteviyatı nakliye hizmet bedellerinden kaynaklanan alacağını tahsil edemediğini, alacağın tahsili amacıyla genel iflas yoluyla takip başlatıldığını ve ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrine süresi içinde itiraz edilmiş ise de ileri sürülen sebeplerinin yerinde olmadığını, davalının yetki konusundaki itirazının İİK’nın 154. maddesinde düzenlendiğini, iflas yolu ile takipte yetkili merciinin borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesi olduğunu, davalıdan takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının Euro mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek döviz faizinin talep edildiğini ileri sürerek, davalının itirazlarının kaldırılarak depo kararı çıkarılmasına, depo kararına rağmen borcun ödenmemesi durumunda davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 05.04.2012 tarihinde İşbirliği Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede “işbu müşteri sözleşmesi…Kanunlarına tabidir” hükmünün bulunduğunu, yetkili mahkemelerin … olduğunu, yetkiye itiraz ettiklerini, yapılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını, davacının müvekkilinden kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığını ileri sürerek davanın yetki yönünden reddine, mahkemenin yetkili olduğuna karar vermesi halinde alacağın varlığı ve itirazın iptali davalarına … Kanunlarının uygulanmasına, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz ve mahkemenin yetkisine yapılan itirazın reddine, hem davacının hem davalının sunmuş olduğu delillere göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 165.468,97 Euro alacağı olduğu bilirkişi raporu ile tespit edildiği gerekçesiyle davalı tarafa İİK’nın 158. maddesi uyarınca ihtaratlı davetiye ile depo emri tebliğ edilmiş, davalı taraf verilen 7 günlük kesin süre içerisinde depo emrini yerine getirmediğinden İİK’nın 158. maddesi gereğince davalının iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
../..
S.2.

1-İtirazın kaldırılması ve iflas davaları öncelikle davacının alacaklı, davalının ise borçlu olduğuna ilişkin bir maddi hukuk yargılamasını, sonrasında şartların mevcudiyeti halinde borçlu-davalının iflasına karar verilmesini gerektiren davalardandır. İflas kararını ancak davalının muamele merkezi mahkemesi verebilir (İİK.m.154). Bu kural, iflas kararı verilmesi konusundaki devlet egemenliği ilkesi açısından hüküm ifade eder.
Özel hukuktaki sözleşme serbestisi sınırları içinde kalmak kaydıyla taraflar sözleşmeye uygulanacak hukuku ve doğacak uyuşmazlıkları çözecek (yetkili) yargı yerlerini serbestçe belirleyebilirler.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede… hukukunun uygulanacağı ve uyuşmazlıkların …’nde çözümleneceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda davacı … Mahkemelerinden aldığı bir karar olmaksızın, doğrudan sözleşmeye dayalı olarak iflas yolu ile takibe girişmiş; davalı da gerek takibe itirazında ve gerek davaya cevabında bu yönü ileri sürmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere davacının alacaklı, davalının ise borçlu olup olmadığının tespiti, aksine bir hüküm yoksa iflasa bakan yer mahkemesince belirlenir. Ancak taraflar arasındaki sözleşmede bu belirleme yetkisi ….hukukuna ve . ….bırakılmıştır.
Bu durumda davacının öncelikle anılan yargı yerlerinde alacağının varlığını ispatlayacak bir karar alması ve bununla Türkiye’de borçlu aleyhine iflas yolu ile takip yapması ve iflas davası açması gerekirken; taraflar arasındaki hukuk ve yetkili yargı yeri seçimini ortadan kaldıracak ve özellikle alacağın başka bir yer hukukuna tâbi kılınması sonucunu doğuracak şekilde doğrudan iflas takibi yapması ve bunu dayanak göstererek iflas davası açması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.