YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5417
KARAR NO : 2016/2293
KARAR TARİHİ : 11.04.2016
MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif yönetim kurulu kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı, davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğunu, 2004 yılı genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, yeni yönetim ile eski yönetimin ihtilafa düştüğünü, borçların var bahanesiyle 02.02.2011 tarihli 25/2011 sayılı yönetim kurulu kararıyla kooperatiften ihraç edildiğini, ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ihraç kararının iptali davası açtığını dava sonunda ihraç kararının iptaline karar verildiğini, bu kez yönetim kurulu 2007, 2011 ve 2012 yıllarından ödenmeyen aidatlar olduğu yolunda ihtarlarla ikinci kez kooperatiften ihraç edildiğini 2007 yılındaki 1.350,00 TL ödemesinin cari hesabında mevcut olduğunu, 2011 yılında 2 taksit halinde ödenmesi istenen 3.150,00 TL için genel kurul kararının olmadığını, yönetim kurulunun genel kurul kararı olmadan para toplayamayacağını, 2012 yılında toplam aidat ödemesi olan 3.450,00 TL’nin Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/10403 E. sayılı dosyasından gönderilerin haciz ihbarnamesi nedeniyle icra dairesine borçlu davalı kooperatif adına yatırdığını, yönetim kurulunun isteği üzerine üst birliğin …..Şubesi Onur kart hesaplarına 3.790,00 TL ödeme yaptığını, borcunun bulunmadığı ileri sürerek, yönetim kurulunun almış olduğu 10.02.2013 tarih ve 73/2013 sayılı ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının parasal yükümlülüklerini çekilen ihtarnamelere rağmen yerine getirmediğini, davacının bu nedenle kooperatiften ihraç edildiğini, …..Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davanın usul eksikliği nedeniyle davalı kooperatif aleyhine sonuçlandığını, söz konusu dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, kararın kesinleşmediğini, huzurdaki davada ise 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin ödenmeyen aidat ödemelerinin davacıdan talep edildiğini, dava konusu ihtarla talep edilen aidatların dönemlerinin farklı olduğunu, davacı ve diğer eski yönetim kurulu başkan ve üyesi hakkında …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. E. sayılı dosyası ile sorumluluk davası ikame edildiğini, söz konusu dava dosyasının derdest olduğunu, davacı ve diğer eski yönetim hakkında kooperatif defter ve kayıtlarını eksik ve usulsüz tuttukları ve tutulması gereken çoğu belge kayıt ve defterleri de tutmadıkları yeni yönetime teslim etmedikleri için …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. E. sayılı dosyasıyla defter ve müstenidatı niteliğindeki belge ve kayıtların taraflarına iadesi için dava ikame edildiğini, dava dosyasının derdest olduğunu, davacının görevde bulunduğu esnada yapılan usulsüzlükler nedeniyle bazı üyelerce suç duyurusunda bulunulduğunu, …. Mahkemesi’nde nitelikli dolandırıcılıktan yargılama yapıldığını, davacının davalı kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olduğunu, kooperatifler mevzuatı ve anasözleşmeye göre yapılan ödemelere ilişkin makbuz düzenlenmesi davacının yönetici olması nedeniyle görev ve yetkisi dahilinde olduğunu, davacının kooperatife yapmış olduğu tüm ödeme makbuz ve dekontlarını dosyaya
ibraz etmesi gerektiğini, 2011 yılında 2 taksit halinde ödenmesi istenen 3.150,00 TL’nin 24.10.2010 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alındığını, davacının 2012 aidat ödemelerini…… İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı birinci haciz ihbarnamesi nedeniyle icra dairesine yatırdığına ilişkin beyanlarının davacının hile ve desise kastı olduğunun ispatı olduğunu, söz konusu …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasındaki alacaklının, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu dönemdeki mesai arkadaşı ve aynı zamanda akrabası olan …. olduğunu, kamu düzeni gereği kooperatif üyelerinin kooperatife karşı üçüncü şahıs hükmünde olmadıklarından üyelere 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğini, hal böyle iken davacı yanın eski mesai arkadaşı ve akrabası olan …..’in kendisine gönderdiği birinci haciz ihbarnamesine istinaden yapmış olduğu ödemelerin hukuken geçerli ve davacının borcunu sona erdiren bir ödeme sayılamayacağını, davacı yanın aidat ödeme yükümlülüklerine aykırı davranış içerisinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının10.05.2013 tarih ve 73 no’lu yönetim kurulu kararı gereğince davalı kooperatif üyeliğinden ihraç edildiği, bu kararın davacıya 14.05.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ihraç kararına karşı iptal davasını hak düşürücü süre içerisinde açtığı, ihraca konu ihtarnamelerde toplam 7.970,00 TL aidat alacağının ödenmediği belirtilerek davacı hakkında ihraç kararı alınmış ise de, l. ihtarnamenin davacıya gönderildiği 19.03.2013 tarihi itibariyle 2007 yılı 1.350,00 TL tutarında bir borcun, davalı kooperatifin ibraz ettiği ticari defterlerinde davacının cari borç hesabında mevcut olmadığı, 2011 yılı 3.150,00 TL tutarındaki borcun 15 Haziran 2011 tarihinde 1.575,00 TL, 15 Ağustos 2011 tarihinde 1.575,00 TL olarak ödenmesine ilişkin davalı kooperatif genel kurulunca alınan bir genel kurul kararının bulunmadığı 2012 yılına ait 3.470,00 TL tutarındaki borcun, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına davacı tarafından ödenmiş olması nedeniyle davacının davalı kooperatife borcu bulunmamasına rağmen keşide edilen ihtarnamelerde talep edilen 7.970,00 TL tutarındaki anapara borcunun gerçek borcu yansıtmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı kooperatifin yönetim kurulu tarafından alınan 10.05.2013 gün ve 73 no’lu ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi ‘nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK’nın 117.) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir.
Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır.
Somut olayda, ihraca dayanak ihtarnamelerde istenen aidat borçlarına 24.10.2010 tarihine kadar aylık %8 gecikme faizi, 24.10.2010 tarihinden sonra aylık %2 gecikme faizi uygulanması genel kurul kararları ile belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davalı ortaktan aidat borcunu geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yılık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece, dava tarihinden önce yürürlüğü giren anılan yasal düzenleme, bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, ihtarnamelerde belirtilen borç miktarının hesaplanmasına esas alınması gereken temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınması, ihtarnamelerde gerçek borçtan fazla bir borcun ödenmesinin istenilip istenilmediği, ihtarnamelerde ödenmesi istenen borç miktarı ile gerçek borç miktarı arasında fahiş bir fark olup olmadığı, diğer anlatımla ihraç kararının gerçek borcu yansıtan ihtarnamelere dayanıp dayanmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün davalı yararına bozulması gerekmiş ise de, anılan bu yeni düzenleme doğrultusunda belirlenecek gerçek borcun dahi ihtarnamelerde istenen faiz miktarından daha az olacağı, diğer anlatımla ihtarnamelerde istenen borç miktarı ile gerçek borç miktarı arasında fahiş bir fark oluşacağı gözetildiğinde, ihraç kararının gerçek anapara borcu yansıtmayan ihtarnamelere dayalı olduğuna ilişkin mahkeme gerekçesine dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olacağından, mahkeme kararının bu açıklamalar ve ilave gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ilave gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.