YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2872
KARAR NO : 2015/4837
KARAR TARİHİ : 24.06.2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, yetkisiz … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde kooperatif üyeliğinden ayrılan davalının, koooperatife ödemiş olduğu aidatların reeskont faizi ile birlikte tahsili amacıyla başlattığı icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, çıkan ortağın ödediği aidatların tamamını geri isteyemeyeceğini, alacağının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine göre hesaplanması gerektiğini, faiz talep edemeyeceğini ileri sürerek, … İcra Müdürlüğü’nün 2006/370 Esas sayılı dosyasında davacı kooperatifin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı kooperatif taahhütlerini yerine getiremediğinden müvekkilinin ortaklıktan ayrıldığını, alacağın muaccel olduğunu, muaccel alacak nedeniyle faiz de istenebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının davacı kooperatife ödediği 5.615,00 TL aidat bedeli bulunduğu, icra takibinde ise davalının anapara alacağını 4.300,00 TL olarak gösterdiği, davalı üyenin 07.09.2004 tarihli noter kanalıyla gönderdiği istifa dilekçesinde ödediği aidatların iadesini de istediği, kooperatif yönetim kurulunun 17.12.2004 tarih ve 2004/39 sayılı kararı ile davalının istifasının kabul edildiği, davalının aidat bedellerinin ödenmemesi üzerine 16.11.2006 tarihinde icra takibi başlattığı, davacı kooperatif 2004 yılı bilançosunun kabulünden itibaren bir ay sonra temerrüde düşmüş olduğundan, davalının temerrüt tarihinden itibaren faiz isteyebileceği, ticari faiz istenemeyeceğine ilişkin itirazın da yerinde olmadığı, kaldı ki bu itirazın inceleme yerinin bu dava olamayacağı, ancak somut olayın kaynağının inşaat işi olması ve 1163 sayılı Kanun’un 99. maddesi hükmü gereğince ticari faiz istenmesinin mümkün olduğu, davacının ödenmiş aidatın ilamsız takip yolu ile geri istemesinin hukuken mümkün olmadığı şeklindeki itirazının bu davada inceleme yerinin olmadığı, davacı kooperatifin bu itirazının icra takibine itiraz etmek suretiyle yapılabileceği, icra takibinin süresi içerinde itiraz edilmediğinden kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyiz edenin sıfatına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalı tarafça … İcra Müdürlüğü’nün 2006/370 E. sayılı dosyasıyla; 4.300,00 TL asıl alacak, 8.156,93 TL reeskont faiz oranı üzerinden işlemiş faiz olmak üzere 12.456,93 TL alacağın reeskont faiziyle tahsili için icra takibi başlatılmış olup, davacı kooperatif tarafından sözkonusu icra takibine konu alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemiyle işbu dava açılmıştır.
İcra takibi kesinleşmiş olsa da, borçlunun takip konusu edilen asıl alacak ve işlemiş faizle ilgili genel hükümlere göre açmış olduğu menfi tespit davasında, alacağın esasına ve faize ilişkin iddiaların inceleneceği tabiî olup, borçlu İcra Hakimliğinde ileri sürmediği (zaman aşımı dışındaki) itiraz ve def’ilerini ileri sürebileceğinden, mahkemenin aksi yöndeki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, kooperatif ile üyesi arasındaki ilişki ticari nitelikte olmadığından çıkma payı alacağına yasal faiz uygulanması gerekmekte olup, mahkemece uyuşmazlığın kooperatif ile üyesi arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı ve aralarında eser sözleşmesi bulunmadığı gözardı edilerek ticari faiz istenmesinin mümkün olduğu yolundaki kabulü de doğru olmamıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1 ve anasözleşmenin 15/1. madde hükümlerinde devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının, o yılın bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra muaccel olacağı öngörülmüştür.
Davalıya iadesi gereken meblağ, ödediği aidatların toplamı kadar olmayıp, yapılan toplam ödemeden ayrıldığı yıl sonu bilançosunda yer alan genel giderlerden davalıya isabet eden kısımların düşülmesinden sonra bakiyesidir. Bu yasal düzenlemeye uyulmaması diğer ortaklar aleyhine sonuç doğurduğu gibi, çıkma payı hesaplanmasında genel giderlerin dikkate alınmamasının davalı açısından nedensiz zenginleşmeye yol açacağı kuşkusuzdur. Yatırılan aidatlardan genel gider payının düşülmesi yasa hükmü gereği olup, bundan vazgeçilmesi ancak genel kurul tarafından aksinin karar altına alınması ya da kooperatifin ortaklığı sona erenlerden genel gider payı alınmaması yönünde bir uygulamasının daha önce oluşmuş olması şartına bağlıdır.
Bu durumda, mahkemece, davalı tarafından başlatılan icra takibinde, dava tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın 104/son (TBK’nın 121/son) maddesi hükmüne aykırı olarak faize faiz işletildiği de gözetilerek, kooperatif uygulamalarında uzman hesap bilirkişisi aracılığıyla yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davalının takip tarihi itibariyle çıkma payı ve işlemiş faiz alacağı hususunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.