YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1658
KARAR NO : 2016/242
KARAR TARİHİ : 19.01.2016
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatif üyesi olduğunu, üyelik aidatlarını yatırmadığından hakkında … İcra Dairesi’nin 2011/4395 esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, icra takibine itirazın iptali ile davalının % 40 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kooperatife borcunun bulunmadığını, müvekkili tarafından yapılan sigorta giderleri, şerefiye bedelleri ile müvekkilinin davacı kooperatif avukatlığı yaptığı dönemde baktığı işlerle ilgili olarak avukatlık ücretlerinin de aidat borçlarından düşülmesi gerektiğini, talep edilen gecikme zammı ve faizin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 9.500,00 TL asıl, 782,58 TL yasal faiz olmak üzere toplam 10.282,58 TL alacağı bulunduğu, bu miktar üzerinden itirazın iptalinin gerektiği, bu rakama göre İİK’nın 67. maddesi gereğince hükmolunacak inkâr tazminatı miktarının ise 4.113,04 TL olduğunun tespit edildiği, alacağını ispatlayamadığından takas şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 9.500,00 TL asıl alacak, 782,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.282,58 TL üzerinden icra takibinin devamına, fazlaya ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı kooperatif vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden; mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faiz oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz Türk Borçlar Kanunu’nun 120. maddede düzenlenen temerrüt faizidir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun’un 2/1. maddesi gereğince bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu sözleşmeyle aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faiz oranını belirlerken, yukarıdaki belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır. Davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesine düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacaktır.
Somut olayda, davalı kooperatif genel kurullarında ödemelerde gecikme halinde aylık %10 faiz uygulanacağı kararlaştırılmış olduğu, fakat mahkemece, işlemiş faiz miktarını yasal faize göre hesap eden bilirkişi raporuna itibar edilerek, işleyecek faiz oranı da yasal faiz olarak kabul edilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek gecikme faizi oranı ve işlemiş faiz miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle işlemiş faiz miktarının yasal faiz üzerinden hesaplayan bilirkişi raporu esas alınması ve takibin devamına karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi doğru olmamıştır.
3-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece davalı tarafın takas savunması her ne kadar takasa konu alacağı ispat edilemediği gerekçesiyle reddedilmiş ise de, dosya kapsamından davalı kooperatifin 21.06.2009 tarihli genel kurulunda şerefiye alacaklarının belirlenmesi ile ilgili komisyon kurulmasına karar verildiği ve davalı kooperatifçe dosyaya sunulan inşaat mühendisi … imzalı şerefiye tablosunun davalı kooperatifin 30.06.2010 tarihli genel kurulunda görüşülerek onaylandığı anlaşılmaktadır. Davalının davacı kooperatiften vekalet ücreti alacağı bulunduğu iddiasıyla alacağının tahsili için başlattığını belirttiği … İcra Müdürlüğü’nün 2011/603 E. sayılı takip dosyası ve bu takip dosyasındaki alacaklara dayanak … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2005/61 esas sayılı dosyası, … İcra Müdürlüğü’nün 2009/1269 esas sayılı dosyası ile … İcra Müdürlüğü’nün 2010/290 esas sayılı dosyaları ve davalının davacı kooperatif adına yaptığını iddia ettiği ve numaralarını da belirttiği poliçeler celp edilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, davalının takas savunması ile ilgili tüm delilleri toplanıp, takip tarihi itibariyle davacı kooperatiften şerefiye alacağı, vekalet ücreti alacağı ve kooperatif lehine yaptığını iddia ettiği sigorta ödemesinden kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi yönünden bilirkişiden ek rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç dairesinde takas savunması ile ilgili hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davalının bu talebinin reddi doğru olmamıştır.
4-Davacı kooperatif temsilcileri olan … ve … işbu davayı davacı …’ni temsilen açmış olmalarına rağmen gerekçeli karar başlığında davacı olarak kooperatifin gösterilmeyip, kooperatifi temsilen dava açan yöneticilerinin gösterilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı, (3)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle re’sen BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.