Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2015/1041 E. 2015/1206 K. 26.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1041
KARAR NO : 2015/1206
KARAR TARİHİ : 26.02.2015

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin müflis şirketin vekili olarak altı yılı aşkın bir süre görev yaptığını, avukatlık ücretinin ödenmesi için iflas idaresine başvurusunun reddedildiğini ileri sürerek, toplam 36.434,11 TL vekalet ücretinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, şirketin iflas halini bildiğini, iflas ile vekalet akdinin sona erdiğini, iflastan sonra vekalet için yeni sözleşme yapılması gerektiğini, davacının masaya alacak kaydı yaptırması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının vekalet alacağını iflas masasından tahsilini talep etmiş olduğu, davacının vekilliğini yaptığı şirketin iflas ettiği, bu sebeple davanın, kayıt kabul şeklinde açılması gerektiği, doğrudan iflas masasından tahsil talebinde bulunulamayacağı, tahsil konusunda iflas masasının bizzat sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-a- Davacı vekilinin alacak davasına yönelik temyiz itirazları yönünden;
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müflis şirketin vekili olarak takip ettiği, sonuçlanan İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/194 E., 2011/692 K. sayılı ilamı ile karşı yana yüklenen ve İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2012/836 E. sayılı takip dosyası ile fiilen tahsil edilip iflas masasına ödenen avukatlık ücreti 7.530,61 TL’nin, İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2012/837 E. sayılı takip dosyası ile istenen alacak nedeniyle karşı yana yüklenen ve tahsil edilip iflas masasına ödenen 9.347,29 TL’nin, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/194 E., 2011/692 K. sayılı dosyasında davanın kazanılan bölümü üzerinden % 10 hesabı ile avukatlık ücreti olarak 6.201,11 TL ile İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2012/837 E. sayılı takip dosyası ile istenen alacak üzerinden %10 hesabı ile avukatlık ücreti olarak 13.355,10 TL’nin iflas masasından tahsilini talep ve dava etmiştir.
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez. (İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, Öztek Selçuk, yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 31 vd) Dairemizin 02.02.2012 tarih ve 2011/4952 E, 2012/680 K sayılı bozma ilamı da bu yöndedir. İİK’nda, masa borçları için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunun kabulü gerekir. İflas masrafları ve masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Dairemizin 12.07.2012 tarih ve 2576 E., 4886 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), “alacakların ödenmesine tahsis olunur” (İİK m.184,I,c.1). Buradaki “alacaklar” teriminden maksat, aslında yalnız “iflas alacaklarıdır.” İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir). İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı “masa borcudur.” Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açıldıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK. m. 248, 303/2) Masa borçları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166;219), defter tutma (m.161;208) giderleri (bkz: m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa ( yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi ) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa borcu, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206’nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.) İflas alacakları (özellikle m. 206’nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, S. 1212 vd. Ankara, 2013) İflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacaklar iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetler de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturur. İİK’nın 248. maddesinin kenar başlığı “iflas masrafları ve masanın borçları” şeklindedir. Madde metninde açıkça iflas masraflarının iflas alacaklarından önce ödeneceği belirtilmiş ise de masa borçlarından bahsedilmemiştir. Ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceği doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. (Öztek, Selçuk, İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müracaat Yolları, yayımlanmamış doçentlik tezi, s.14; Postacıoğlu, İlhan: İflas Hukuku İlkeleri, İstanbul, 1978, s. 205; 19. HD’nin 27.02.1996 tarih ve 202 E., 1568 K.; 20.11.1997 tarih ve 6557 E., 9865 K. sayılı ilamı).
İflas masraflarına örnek olarak, iflas kararının ilanına ve gereken yerlere bildirilmesine ilişkin masrafları, defter tutma, malların muhafaza ve satış masrafları, iflas idare memurlarının ücretleri, paraya çevirme ve paylaştırmaya ilişkin harç ve masrafları sayılabilir. Masa borçları ise, iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve onun tarafından ödenmesi gereken borçlardır. Masa borçlarına örnek olarak, iflas idaresinin müflisin sanat veya ticaretinin devamı çerçevesinde akdettiği borçları, iflas idaresinin sebepsiz iktisap, haksız fiillerinden doğan borçları ve iflas idaresi tarafından tutulan avukatın vekalet ücretini sayabiliriz. İflas masrafları ve masa borçlarından masa sorumlu olup, müflis sorumlu tutulamaz. Masa alacaklısına alacağının masa tarafından karşılanmayan kısmı için aciz vesikası verilemez. (Öztek, Selçuk, a.g.e s. 17-18) İflas masrafları ve masa borçlarına sıra cetvelinde yer verilmez. Ancak pay cetvelinde gösterilmelidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, ancak bu alacak masa borcu niteliğinde ise masadan tazmin edilir, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. İflas idaresi, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam ederse, diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimser ise bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir.
Somut olayda; davacı tarafça dava dilekçesinde belirtilen, iflas tarihinden sonra doğan alacak kalemleri için alacak davası açılması doğru olup; mahkemece, bu alacak kalemleri ile ilgili kayıt kabul davası açılması yoluna gidilmesi gerektiği yönündeki gerekçede isabet bulunmamaktadır.
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/194 E., 2011/692 K. sayılı kararının, müflis şirketin iflas tarihi olan 10.12.2009 tarihinden sonra verildiği, bu ilamla hüküm altına alınan ve hasma yüklenen, İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2012/836 E. sayılı dosyası ile fiilen tahsil edilip iflas masasında duran 7.530,61 TL vekalet ücreti alacağının, yine İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2012/837 E. sayılı takip dosyası ile İcra Müdürlüğü’nce hasma yüklenen, tahsil edilerek iflas masasında duran 9.347,29 TL vekalet ücreti alacağının, yine aynı icra dosyasında takip ve tahsil edilen Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi gereği ödenmesi gereken 13.355,10 TL vekalet ücreti alacağının iflas tarihinden sonra takibe konu edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, iflas tarihinden sonra doğan ve talep edilen alacak kalemleri yönünden, davanın 6102 sayılı TTK’nın 5/3. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığı, buna göre Asliye Hukuk-Asliye Tİcaret mahkemeleri arasında görev ilişkisinin bulunduğu da gözetilerek, dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, yukarıda açıklanan ilke kapsamında, yeni esas üzerinden, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
b- Bozma nedenine göre; davacı vekilinin diğer, müflis davalı şirket iflas idaresi vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
2- Davacı vekilinin iş sahibi sıfatıyla Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesine göre 6.201,11 TL’nin tahsiline yönelik istemine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Kayıt kabul davaları, alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın tahsiline yönelik olmadığından, alacağın iflas masasına kaydına karar vermekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Dava dilekçesinde, tahsil istemi yer almakta ise de alacağın, iflas masasına kayıt ve kabulü isteminin de bulunduğu kabul edilmelidir.
İİK’nın 234/1. maddesi, “iflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166. maddenin 2. fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.” hükmünü, İİK’nın 235/1. maddesinin ilk iki cümlesi “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 234/2. madde hükmü uyarınca yapılan tebligat bilgi verme mahiyetinde olup, dava açma süresi bu tebligat ile başlamaz. Bu madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, iflas, sıra cetveline itiraz davaları süreye tabi olup, bu süre kural olarak sıra cetvelinin İcra ve İflas Kanunu’nun 166. maddesinde gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlar. Eğer davacı aynı Kanun’un 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterir ve gerekli masrafı avans olarak yatırırsa, süre kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanır.
Somut olayda; davacı tarafça, iflas masasına 10.02.2012 tarihli dilekçe ile başvurularak, avukatlık ücretinin ödenmesi istenmiş ve iflas masasınca 28.02.2012 tarihli karar ile talebin reddine karar verilmiştir. Dairemizin geri çevirme kararı üzerine iflas müdürlüğünce, davacı tarafın verdiği dilekçe ile kayıt başvurusu bulunmadığı, adres bildirmediği ve sıra cetvelinin tebliği için masraf bırakmadığı bildirilmiş, sıra cetvelinin ilanına dair gazete nüshaları gönderilmiştir. Gazete örnekleri arasında ticaret sicil gazetesi ilanı bulunmamakla birlikte, 28.02.2012 tarihli masa kararı içeriğinden 03.09.2010 tarihinde ticaret sicili gazetesinde ilan yapıldığı anlaşılmıştır. 02.09.2010 tarihli Yenigün ve 04.09.2010 tarihli Hürriyet gazetesi ilanlarında ise; sıra cetvelinin ilan edilmediği, sıra cetvelinin iflas müdürlüğü divanhanesinde asılı olduğunun açıklandığı anlaşılmıştır. Bu durumda; iflas müdürlüğünce, sıra cetvelinin İİK’nın 234/1 maddesi yollamasıyla 166/2. maddesine uygun olarak ilan yapıldığından bahsedilemeyeceğinden; davanın, İİK’nın 235/1. maddesindeki 15 günlük hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerekmiştir.
Bu durumda mahkemece; davacı avukatın İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki 2011/194 E., 2011/692 K. sayılı dosyasında, iflas tarihine kadar sarfettiği emek ve mesaisine karşılık Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi uyarınca hakettiği avukatlık ücreti ile ilgili bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına, (1-a) bentte açıklanan nedenle re’sen BOZULMASINA, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 1 numaralı bent yönünden 15 gün, 2 numaralı bent yönünden 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.