Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2014/9605 E. 2015/7076 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9605
KARAR NO : 2015/7076
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ: Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2014/99-2014/201

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olup genel kurullarda harcamalara ve bütçeye itiraz ettiklerini, ancak karar defterlerini ve gelir gider hesaplarını inceletemediklerini, üyelerin ödemeleri ile ilgili kayıtların tutulmadığını, inşaatın noksan olarak bırakılıp kabul edilmesi üzerine müvekkilinin ihtarname çekerek kendisinden istenen miktarların gerçek borcunu göstermediğini ve durumun derhal düzeltilmesini istediğini, bu ihtarın tebliği üzerine dört ay sonra 04.01.2010 tarihli ihtarname çekilerek kendisinden hiçbir yasal kanıt gösterilmeden 21.600,00 TL borç istendiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 25.06.2004 tarihli genel kuruldan 20.06.2009 tarihli genel kurula kadar yönetim kurulu üyesi sıfatı ile muhasip üye olduğunu, davacının kooperatifte üç hisse sahibi olduğunu, bu nedenle borcu olduğunu ve ödemediğini, üyelerin ödemeleri banka hesabına yapması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının kesin delil niteliğinde olan yemin etmekten kaçındığı, davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verdiği karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 09.10.2013 tarih ve 4624 E., 6238 K. sayılı ilamıyla; mahkemenin, davacının yemin etmekten kaçındığına ilişkin gerekçesinin, davacı tarafa yemin teklif edildiği halde yeminin eda edilmediğinin mahkemece kabul edildiği anlamına geldiği, oysa, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere önce yemin teklifinde bulunmak istediklerini beyan edip daha sonra yemin teklifini geri çektiklerini beyan edenin davacı vekili olup, davalı yanın olmadığı, mahkemece, davalı yan yemin teklif hakkını kullanmış ve davacı yan yemini eda etmemiş gibi kabul edilerek, yemin etmekten davacının kaçındığı ve davasını salt bu nedenle kanıtlayamadığı sonucuna varıldığı, bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen tarafın o vakıayı başka delillerle ispat edemediği takdirde diğer tarafa yemin teklif edebileceği, ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde son çare olarak yemin deliline başvuracağı, bu durumda mahkemece, taraflarca sunulan deliller değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının davasını yemin etmekten kaçındığı için ispatlayamadığı şeklinde yanılgılı ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmeksizin bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının yemin deliline dayandığı, davalının duruşmada yemin ettiği, yeminli beyanında ısrar ettiği ve beyanlarını imzası ile tasdik ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, borcun ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, ödediğini kanıt yükü davacı borçludadır.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemediği takdirde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Ancak ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde son çare olarak yemin deliline başvurur (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, 6.baskı, cilt III, sh.2493). Davacı vekili, bozma sonrası yapılan 07.05.2011 tarihli ilk oturumda, bozmaya uyulmasından sonra yemin metni için süre istemiş, daha sonra sunmuş ve 15.04.2014 tarihli oturumda, yeminin edasından sonra, yemine karşı bir diyeceğinin olmadığını, takdirin mahkemeye ait olduğunu beyan etmiş olup, henüz yemin deliline sıra gelmediğini, bozma sonrasında hiçbir oturumda beyan etmemiş, bozma öncesi vazgeçtiği yemin deliline bozma sonrası tekrar dayanmış ve mahkemece de yeminin eda edilmesi nedeniyle dava reddedilmiş olduğundan, borcu ödediğini yemin öncesinde kanıtladığını, aksi yöndeki bilirkişi raporunun doğru olmadığını, bilirkişi raporuna göre davanın reddedildiğini belirten temyiz itirazları isabetsizdir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-HMK’nın 232/2. maddesi uyarınca tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Bu maddenin gerekçesine göre, bu temsilci, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki temsilcidir. Dairemizin 18.06.2014 tarih ve 5164 E., 4666 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, 6. baskı, cilt III, sh.2546)
HMK’nın 229. maddesi uyarınca, yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup ta yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.
Somut olayda, davacı tarafça yemin eda eden L.. A..kooperatifi münferiden temsile yetkili olmadığı hususunda açık bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş ise de, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde itiraz ileri sürülmüş olduğundan bu husus inceleme konusu yapılmıştır.
Bu durumda mahkemece, yeminin eda edildiği 15.04.2014 tarihi ve en son tarih itibariyle davalı kooperatifi temsil ve ilzama yetkili şahısların isimleri ile temsil yetkilerinin kapsamı ilgili Ticaret Sicil Memurluğu’ndan sorularak; 15.04.2014 tarihinde yemini eda eden L.. A.. davalı kooperatifi münferiden temsile yetkili olduğunun bildirilmesi durumunda şimdiki gibi L.. A.. eda ettiği yemine geçerlilik tanınması, davanın geldiği aşamada L.. A..ile birlikte başka bir şahsın ya da şahısların daha müştereken temsile yetkili olduğunun bildirilmesi halinde müştereken temsile yetkili diğer şahıs ya da şahısların yemin eda etmesinin sağlanması, yani L.. A..dışında başka şahısların kooperatifi temsil ve ilzama yetkili olduğunun bildirilmesi halinde müştereken temsile yetkili kişilerin tamamının yemin etmesinin zorunlu olduğunun gözetilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, davaya “Ticaret Mahkemesi sıfatıyla” bakılmış olup, bu hususun gerekçeli karar başlığında belirtilmemesi, HMK 297/1-a maddesi hükmüne aykırı olmuş ve gerekçeli karar başlığında, 27.01.2010 olan dava tarihinin, 30.01.2014 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.