Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2014/9391 E. 2015/7206 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9391
KARAR NO : 2015/7206
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2013/378-2014/271

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı ve kurucu üyesi olduğunu, S… Mahallesi, 2… Ada, 1 Parsel, 1/56 paylı, E Blok, 2. kat, 5 numaralı bağımsız bölümün müvekkiline ait olduğunu, 12 yıldan bu yana, müvekkili ile kooperatif yönetimi arasında sorunlar yaşandığını, müvekkili hakkında haksız olarak üyelikten çıkarma kararları verildiğini, hepsinin mahkemece iptal edildiğini, son olarak, Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/561 E., 2010/619 K. sayılı ilamıyla müvekkilinin üyelikten ihraç kararının iptaline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, 2009 yılında genel kurulda alınan karar gereği ferdi mülkiyete geçildiğini, gerekli giderin müvekkilince yatırıldığını, tapuya giden müvekkilinin, dairesinin kooperatif adına tescil edildiğini öğrendiğini, bunun üzerine kooperatif başkanlığına ihtarname gönderdiğini, davalı kooperatifin cevabi yazısında, üyelikten ihraç davalarının devam etmesi ve Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/116 E. sayılı dava dosyasından dava konusu taşınmazın üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulması nedeniyle kooperatifçe tapunun devredilemediğinin bildirildiğini, kooperatifin bu cevabının olaya uygun olmadığını, zira davacı gibi, kooperatif tarafından taşınmazları teslim edilmeyen üyelerden K… İ… ve Y…Y…’ın açtıkları tapu iptali ve tescil talepli davada, davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın üzerine, Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/116 E. (2014/64 Yeni E.) sayılı dosyasından ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, müvekkilinin bu tedbir nedeniyle dava konusu taşınmazı davacıya devredemediğini, mahkemece bu davanın bekletici mesele yapılarak, bu mahkemece verilecek karar kesinleştikten sonra tapuyu davacıya devretmesi için müvekkiline süre verilmesi gerektiğini, bu sebeple müvekkilinin açılan davaya sebebiyet vermediğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden de sorumlu olmadığını savunarak, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu bağımsız bölümün davacı adına tescil edilmesi gerektiği konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık olmadığı, davalı tarafın, davacı adına tescil yapamama sebebinin mahkeme kararıyla konulan tedbir olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılama giderlerine ilişkin olduğu, dava açılmadan önce, davalı tarafın davacıya gönderdiği yazıda, davalı tarafın bağımsız bölümün devrini mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle yapamadığının belirtildiği, bu nedenle davacı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Turgutlu İlçesi, S….Mahallesi, 2…Ada, 1 Parsel, E Blok, 2. Kat, 5 numaralı ve 1/56 arsa paylı bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, üye ile kooperatif arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz ise de, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
HMK’nın 326/1. maddesi, “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmünü; 327. maddesi ise, ” (1) Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. (2) Bir kişi davada sıfatı olmadığı hâlde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi hâlinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.” hükmünü içermektedir.
Turgutlu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/64 E., 2014/221 K. sayılı dava dosyası kapsamından, F..Ş.. ve K…E..mirasçıları vekili tarafından 20.10.1998 tarihli dava dilekçesi ile, müvekkillerine tahsisi gereken dairelerin verilmediği ileri sürülerek, davalı kooperatif adına kayıtlı dairelerden birinin tapusunun iptali ile, müvekkilleri adına tesciline ve kira tazminatının tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece tensip ara kararı ile, kooperatif adına kayıtlı taşınmazlara temliki tasarrufta bulunulmaması için ihtiyati tedbir konulduğu, ferdileşme işleminden sonra, bu kez 02.02.2010 tarihli ara karar ile, kooperatif adına kayıtlı tüm dairelerin tapu kayıtları üzerine üçüncü kişilere devri önleyici şerh konulduğu, davalı kooperatif vekilinin 21.09.2012 ve 22.01.2013 tarihli duruşmalarda, beş adet taşınmaz dışındaki taşınmazların tapu kaydına konulan ihtiyati tedbir şerhlerinin kaldırılmasının istendiği, mahkemece yargılama aşamasında bu taleplerin
reddine karar verildiği gibi, mahkemenin 25.03.2014 tarihli nihai kararında da C ….Blok… numaralı bağımsız bölümlerin davacılara ait olduğunun tespitine, B… numaralı ve ..numaralı bağımsız bölümlerin üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminin reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin, 30.05.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, kararda aksi belirtilmediğinden, HMK’nın 397/2. maddesi uyarınca ihtiyati tedbirin nihai kararın kesinleşmesine kadar devam ettiği, kararın kesinleşmesi ile birlikte kendiliğinden kalktığı gözetilmelidir.
İşbu davadan önce açılan Turgutlu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda özetlenen davasında tedbir konulmuş ve yapılan yargılama sonunda davalı kooperatifin haksızlığı belirlenmiş olup, tedbirlerin konulmasına, kaldırılmamasına ve davanın kabulüne yönelik olarak davalı yasa yoluna başvurmamıştır. Esasen o davada, işbu davanın davacısı taraf dahi değildir. Anılan davacılara ait taşınmazları tescil ettirmeyen kooperatif, kooperatif adına kayıtlı tüm dairelerin tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve işbu davanın davacı İ.. Ö..’e ait konutun bu tedbir nedeniyle, tapuda onun adına devrinin yapılamamasına ve işbu davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda mahkemece, aleyhine hüküm kurulan davalının, yargılama giderlerinden sorumlu olmamasını gerektiren istisnai hallerden herhangi birinin söz konusu olmadığı ve işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiği gözden kaçırılarak, yanılgılı gerekçeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.