Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2014/788 E. 2014/1842 K. 12.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/788
KARAR NO : 2014/1842
KARAR TARİHİ : 12.03.2014

MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/06/2012
NUMARASI : 2009/363-2012/273

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı T.. A.. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı T.. A.. vekili Av. gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yükleniciler arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince bağımsız bölümlerin zamanında teslim edilmediğini, eksik ve ayıplı işler bulunduğunu ileri sürerek ,sözleşmenin haklı nedenle ileri etkili feshini, 40.000,00 TL yoksun kalınan emsal kira, 40.000,00 TL cezai şart ve 49,095,00 TL eksik ve kusurlu iş bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, yüklenicinin inşaatı kararlaştırılan sürede bitirmediği, inşaatın geldiği seviye nazara alındığında ileriye etkili fesih koşullarının oluştuğu, eksik ve kusurlu işler bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ileri etkili feshine, 35.160 Amerikan Doları Kira Kaybı Bedeli, 31.560,00 TL cezai şart ve 37.350,00 TL eksik iş bedellerinin temerrüt tarihi olan 02/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (Amerikan doları alacağına Merkez Bankasının 1 yıl vadeli dolar için uyguladığı yüksek faiziyle birlikte) davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı T.. A.. vekili temyiz etmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 17. maddesinde “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın o sırada bulunmadığının tespit edilerek, tebliğ evrakının arkasına şerh verilmesi zorunludur.
Somut olayda dava dilekçesinin “”K.. Mah. A..Konut Yapı Kooperatifi A blok Daire 2 ve 4 Antalya” adresinde ” iş yerinde yetkili muhasebe müdürü D. S.” imzasına tebliğ edildiği, ancak tebliğ anında davalının orada bulunup bulunmadığının tespit edilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle tebliğ işlemi, Tebligat Kanunun 17. maddesi ve Tebligat Tüzüğünün 23. maddesine aykırı yapılmış olmakla usulsüzdür.
Diğer yandan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin l. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa’nın 3.maddesi ile eklenen aynı Yasa’nın aynı maddesinin 2. fıkrasına göre ise,
bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Yine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Keza, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebliğ evrakı üzerine tebligat çıkarılan adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair kayıt düşülmesi zorunludur.
Somut olayda, yargılama aşamasında dava dilekçesi dışındaki diğer tebligatın davalı T.. A..’nın adres kayıt sistemindeki adresine tebliğ edildiği belirtilmiş ise de çıkarılan tebligatta tebliğe çıkartılan adresin adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adres olduğu yazılı olmadığı anlaşılmakla bu hali ile bu tebliğ işlemi de usulsüzdür.
Oysa, 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptir. Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak taraflar duruşmaya çağrılmadan, eş anlatımla; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur. Mahkemece, yasanın bu açık hükmüne aykırı olarak kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayarak savunma hakkı kısıtlanmış olan davalı T.. A..’a usulünce dava dilekçesi tebliğ edilip, ortaya koyacağı deliller toplanıp, savunmaları da dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan davalının yokluğunda yargılama yapılıp hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalı T.. A.. vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı T.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, bu davalı yararına BOZULMASINA, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle bu davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı T.. A.. yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı T.. A..’a verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.