Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2014/317 E. 2014/1165 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/317
KARAR NO : 2014/1165
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2013/592-2013/845

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Şikayetçi vekili, müvekkilinin rehin ve ipoteğe dayalı alacağı rüçhanlı olduğu halde B.. M..’nce tanzim edilen 30.05.2013 tarihli sıra cetvelinde yasaya aykırı olarak 4. sıraya kaydolunduğunu ileri sürerek, alacağın rüçhanlı olarak kaydını talep etmiştir.
Mahkemece, şikayet olunana tebligat çıkartılmaksızın dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, iddia ve tüm dosya kapsamına göre; sıra cetveline ve alacağın varlığına ilişkin itirazın iflasa karar verilen Ticaret Mahkemesine yapılması gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
1-Şikayet, iflas sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.
İİK’nın 233. maddesine göre sıra cetvelinde, kabul edilmeyen alacaklar red sebepleri ile birlikte gösterilir. Ancak, iflas idaresi ipotekle temin edilmiş alacakları, bunları doğuran sebep veya ipotek limiti bakımından reddetmeyip, kabul etmediğini ikinci alacaklılar toplantısına bildirir.
İİK’nın 235/1. maddesi uyarınca iflas sıra cetveline yönelik itirazlar kural olarak genel mahkemelerde (Asliye Ticaret Mahkemesinde) görülür. Şikayetçi sadece kendi sırasına yönelik itirazlarını, husumet iflas idaresine yöneltilerek İİK’nın 235/son maddeleri uyarınca icra mahkemesinde ileri sürmelidir.
İflas sıra cetvelinde başka bir alacaklının kabul edilen miktar kadar alacağı bulunmadığına ya da sırasına yönelik itiraz, o alacağın sıradan terkin edilmesi talebini içerdiğinden, şikayet olarak icra mahkemesinde değil, İİK’nın 235/2. maddesi uyarınca sırasına itiraz edilen alacaklıya husumet yöneltilerek dava yolu ile genel mahkemede ileri sürülmelidir.
Somut olayda, şikayetçi, iflas sıra cetvelinde başka bir alacaklının kabul edilen miktar kadar alacağı bulunmadığına ya da sırasına yönelik bir şikayette bulunmayıp, iflas idaresinin İİK’nın 233. maddesi hükmüne aykırı işleminin iptalini talep ettiğinden ve alacağın esası ile ilgili bir ihtilaf bulunmamakla, mahkemece görevli olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6., 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş, bu hakkın, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği belirtilmiştir.
İİK’nın 18/3. maddesinde ” Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir.” hükmüne yer verilmiştir. Kanunda açıklık bulunmayan hallerde, duruşma yapılıp yapılmayacağı hakimin takdirine bırakılmış ise de; öngörülen takdir hakkı mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre değerlendirilmesi gereken bir takdir hakkıdır. Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılması kanunun amacına uygun düşer. Mahkemenin takdirine göre duruşma açılmasının gerekli görüldüğü hallerde ilgililerin duruşmaya çağrılması yasal bir gerekliliktir. Mahkemece, duruşma açılıp, şikayet olunana şikayet dilekçesi tebliğ edilip, ilgili tüm icra dosyaları celbedilip, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan tüm deliller değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinden yazılı şekilde karar verilmesinde de isabet görülmemiştir.
2-Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK’nın 114/1-c madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın anılan 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK’nın göreve ilişkin 1 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında “mahkememizin görevsizliğine” ibarelerine yer verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.