Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/941 E. 2013/1213 K. 01.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/941
KARAR NO : 2013/1213
KARAR TARİHİ : 01.03.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının kooperatif aidat borcunun tahsili amacıyla aleyhinde başlatılan … takibine haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 … inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatif faaliyetlerinde hiç bir ilerleme olmaması ve ayrıca bir takım usulsüzlükler olması nedeniyle aidatlarını ödemekten vazgeçen müvekkilinin ….08.2001 tarihli noter ihtarnamesi ile üyelikten istifa ettiğini, bu durumda talep edilen borcun konusu kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının ….08.2001 tarihinde davalı kooperatife tebliğ edilen noter ihtarnamesi ile üyelikten istifa ettiği, kooperatif defter ve kayıtlarına ulaşılamaması nedeniyle istifa konusunda kooperatifin ne tür bir işlem yaptığı belirlenememiş ise de yasa ve anasözleşme gereği istifanın tebliği ile birlikte davacının üyeliğinin sona ermiş olduğunun kabulü gerektiği, üyeliği sona ermiş ortaktan artık parasal yükümlülüklerini yerine getirmesinin istenemeyeceği, ayrıca dava devam ederken vefat eden davalının bir kısım mirasçılarının da mirası reddettikleri gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı ortağın istifasının noter ihtar ile davalıya ulaştığı tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/son maddesine kıyasen sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifa tarihi itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak davalı, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş olsa dahi istifa tarihine kadar doğan kısmından sorumludur. Takibin salt istifadan sonra başlatılması olgusu, istifadan önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. İstifa tarihinden sonra doğan aidat borçlarından sorumlu değil ise de istifadan sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve takip tarihine kadar genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de sorumlu olacaktır. Bu durumda, takibe konu alacaklar istifa tarihinden önce doğmuş ve davalının istifasından önceki bu döneme ait borçlar takip konusu yapılmış ise, inşaat finansman ve ayrıca genel giderlerden genel kurulda kararlaştırılan temerrüt faizi ile birlikte üye sıfatıyla sorumlu olduğu benimsenmeli, davalının istifasından sonraki döneme ait olması durumunda ise, takipte istenen “aidat alacağı” kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK’nun vekaletsiz … görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceği ilke olarak kabul edilmelidir.
Her üye, üye olurken, üyeliğinin istifaya kadar devam edeceğini bilmekte olup, aidat ödemelerini noterden gönderdiği istifanın tebliğine kadar yapması ve kooperatifin hesabına aktarması tüm ortakların yararınadır. Somut olayda, istifanın ulaştığı tarihten önce başlatılan takibe konu aidat borçlarından davalılar murisi sorumlu olup, kooperatifin bu aidatların tahsilini istemesinde ….07.2001 takip tarihi itibariyle hukuki yararı mevcuttur. Kooperatifin kasasına giren aidatın çıkma payının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/…. ve anasözleşmenin …/…. maddesi uyarınca ayrıldığı yılın bilançosunun 2002 yılında toplanan genel kurulda onaylanması suretiyle kesinleşmesini izleyen bir ayın sonunda muaccel olduğu tarihe kadar, kasada beklemesinde ve nemalanmasında tüm ortakların yararı bulunduğu kuşkusuzdur. Ortak ile kooperatif arasındaki hesaplaşma istifanın ulaştığı tarih itibariyle gerçekleştiği gibi, çıkma payının ödenmesi sırasında tekrar gerçekleşecek olup, esasen ortağın çıkma payını talep edip etmeyeceğinin, bu talebin zamanaşımına uğrayıp uğramayacağının henüz belli olmadığı bir aşamada başlatılan takipte hukuki yarar vardır ve aidat borcunun çıkma payı olarak tekrar ortağa iade edileceğinden bahisle takipte hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı vekilinin, açıklanan bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz itirazında bulunma hakkı varken, davanın konusuz kaldığı ve bu nedenle müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş olmasına, davanın reddi nedeniyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru bulunmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.03.2013 tarihinden oybirliğiyle karar verildi.