Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/9336 E. 2014/69 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9336
KARAR NO : 2014/69
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/11/2013
NUMARASI : 2013/549-2013/549

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar, davalı yüklenici ile 28.03.2012 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, 27.03.2012 tarihinde ise protokol imzaladıklarını, davalının bu inşaat sözleşmesini kendi lehine tapuya şerhettirmesine rağmen protokolün 10. maddesinde öngörülen davacıların Petrol Ofisine olan borçlarını ödeyerek, taşınmazlardaki hisseleri üzerindeki hacizlerin kaldırılması yükümünü kasden yerine getirmeyerek 3805 ada 27 ve 30 parsellerdeki davacılara ait hisselerin, davalının kendi çalışanlarına kurdurduğu İ… Holding A.Ş.’ne muvazaalı olarak satılmasını sağladığı, ayrıca inşaat sözleşmesine konu taşınmazlardan 3805 ada 33 parseli davacıların rızaları alınmaksızın sahte ve yanıltıcı bilgiler içeren kira kontratı ile üçüncü kişiye kiralamak suretiyle müvekkillerinin zararına işlem yaptığını ileri sürerek, inşaat sözleşmesine konu 3805 ada 27, 28, 29, 30 ve 33 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydına konulan inşaat sözleşmesi şerhinin iptalini ve davalı yüklenici tarafından davalı lehine şerhedilmiş arsa payı karşılığı inşaat hakkının ve sözleşmenin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensip ara kararıyla “şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine ” karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati tedbir isteyen-davacılar temyiz etmiştir.
1-Davacıların ihtiyati tedbir talebi üzerine, bu istemin, tensip ara kararı ile şartları oluşmadığı belirtilerek reddine karar verilmiş, ancak ayrı bir gerekçeli karar yazılmamıştır.
HMK’nın 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir. Ancak temyiz edilen bir kararın Yargıtay tarafından temyiz incelemesinin yapılabilmesi için öncelikle kararın gerekçe içermesi gerektiğinden, ihtiyati tedbir kararının HMK’nın 391/2. maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması zorunlu olup, esasen Yargıtay denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılması mümkündür. 1982 Anayasası’nın 141. maddesine göre, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekmektedir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK’nın 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün
olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece, tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek ihtiyati tedbir isteminin hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlâl edecektir. Temyiz edilen kısa karar, bu hususları kapsamadığından, temyiz denetimi mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verilmesi üzerine, HMK.’nın 391/2. maddesi hükmüne uygun olarak, gerekçeli karar yazılmamış olduğundan, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre, ihtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesine göre, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” İhtiyati tedbir, bu madde hükmü uyarınca kural olarak kendisi çekişmeli olan, bir diğer ifade ile davacının üzerinde ayni hak iddia ettiği malların üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacını güder. Bir alacağın güvence altına alınması için öngörülen geçici hukuki himaye yolu ise İİK’nın 257 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz olup, bununla mal üzerinde bir ayni hak iddiası ileri sürülmemekte, malın üçüncü kişiye devrine engel olunmamakta, bunun yerine alacağın o malın satış bedelinden karşılanması ve malın devri halinde haczin, devralana karşı da dermeyan edilebilmesi imkânı sağlanmaktadır.
Somut olayda, mahkemece arsa payı karşılığı inşaat hakkının ve sözleşmesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmemesi durumunda, sözleşmenin davalı tarafından üçüncü kişilere devredilmesi olasılığı bulunduğuna göre, davacılar yönünden HMK’nın 389. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceği açık olduğundan, davacıların ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek, yetersiz gerekçeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayanılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, ihtiyati tedbir isteyen-davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.