Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/930 E. 2013/1399 K. 08.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/930
KARAR NO : 2013/1399
KARAR TARİHİ : 08.03.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının, kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla aleyhinde başlatılan … takibine haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 … inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, kooperatif üyeliğinden noter aracılığı ile istifa ettiğini savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının ….08.2001 tarihli noter ihtarnamesi ile davacı kooperatif üyeliğinden istifa ettiği, her ne kadar istifa kooperatif yönetim kurulu tarafından kabul edilmemişse de, noter ihtarnamesinin kooperatife ulaşması ile birlikte istifanın geçerlilik kazandığı, böylelikle artık davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklanan parasal yükümlülüklerini yerine getirmesinin istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan … takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı ortağın istifasının noter ihtar ile davalıya ulaştığı tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/son maddesine kıyasen sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifa tarihi itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak davalı, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş olsa dahi istifa tarihine kadar doğan kısmından sorumludur. Takibin salt istifadan sonra başlatılması olgusu, istifadan önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. İstifa tarihinden sonra doğan aidat borçlarından sorumlu değil ise de istifadan sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve takip tarihine kadar genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de sorumlu olacaktır. Bu durumda, takibe konu alacaklar istifa tarihinden önce doğmuş ve davalının istifasından önceki bu döneme ait borçlar takip konusu yapılmış ise, inşaat finansman ve ayrıca genel giderlerden genel kurulda kararlaştırılan temerrüt faizi ile birlikte üye sıfatıyla sorumlu olduğu benimsenmeli, davalının istifasından sonraki döneme ait olması durumunda ise, takipte istenen “aidat alacağı” kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden
yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK’nun vekaletsiz … görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceği ilke olarak kabul edilmelidir. Her üye, üye olurken, üyeliğinin istifaya kadar devam edeceğini bilmekte olup, aidat ödemelerini noterden gönderdiği istifanın tebliğine kadar yapması ve kooperatifin hesabına aktarması tüm ortakların yararınadır. Somut olayda, 01.08.2001 tarihinde girişilen takibe yapılan ….08.2001 tarihli itiraz ve ….08.2001 tarihli dava sonrasında davalının ….08.2001 tarihli istifa dilekçesinin davacı kooperatife tebliğ edilmiş olmasına göre davacının takip ve dava tarihinde ortak olan davalı aleyhine takip başlatmasında ve itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı vardır. Kooperatifin kasasına giren aidatın çıkma payının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/…. ve anasözleşmenin …/…. maddesi uyarınca ayrıldığı yılın bilançosunun 2002 yılında toplanan genel kurulda onaylanması suretiyle kesinleşmesini izleyen bir ayın sonunda muaccel olduğu tarihe kadar, kasada beklemesinde ve nemalanmasında tüm ortakların yararı bulunduğu kuşkusuzdur. Ortak ile kooperatif arasındaki hesaplaşma istifanın ulaştığı tarih itibariyle gerçekleştiği gibi, çıkma payının ödenmesi sırasında tekrar gerçekleşecek olup, esasen ortağın çıkma payını talep edip etmeyeceğinin, bu talebin zamanaşımına uğrayıp uğramayacağının henüz belli olmadığı bir aşamada başlatılan takipte hukuki yarar vardır ve aidat borcunun çıkma payı olarak tekrar ortağa iade edileceğinden bahisle takipte hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz.
Bu itibarla, davanın reddi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, temyiz dilekçesinde davacı vekilinin davanın kabul edilmesi gerektiği yönünde bir temyizi bulunmadığından ve davanın konusu kalmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi ve buna göre yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesi gerektiğini ileri sürdüğünden, temyiz dilekçelerindeki bu talebi ile kendisini bağladığı gözetilerek, davanın konusu kalmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.