Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/9268 E. 2014/1782 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9268
KARAR NO : 2014/1782
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

MAHKEMESİ : Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2010/655-2013/264

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. R.. D.. gelmiş. Davacı taraf vekiline çıkartılan tebligatın usulüne uygun olmadığından duruşma isteminden vazgeçilmesiyle incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, davalı kooperatifin ortağı olan müvekkilinin ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline karar verilerek kesinleştiği halde müvekkiline daire teslim edilmediğini ileri sürerek, tahsis edilen dairenin teslimi, aksi halde dairenin rayiç değeri karşılığı şimdilik 8.000,00 TL ile diğer ortaklara daire teslim edildiği tarihten itibaren şimdilik 2.000,00 TL kira tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15.01.2013 tarihli ıslahla 9.616,44 TL kullanım kaybı bedeli ile 48.897,36 TL ödemelerin güncel değeri olmak üzere 58.513,80 TL nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı temsilcileri, eksik aidat ödeyen davacının normal aidat ödeyen üye kadar yararlanma istediği, dairelerin kaba inşaat şeklinde ortaklara teslim edildiğini ve davacıya verilecek daire bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı ortağı, davalı kooperatifçe daire tahsis edilmediği, bu nedenle davacının 9.616,44 TL ecrimisil ve 48.897,36 TL ifa yokluğu nedeniyle zararı oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile anılan miktarların dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı, davalı kooperatifin ortağı olduğundan bahisle tahsis edilen dairenin teslimini, teslimin mümkün olmaması halinde dairenin rayiç değeri ile diğer ortaklara daire teslim edildiği tarihten itibaren kira tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesine göre ortaklar, bu kanunun kabul ettiği esaslar dairesinde hak ve vecibelerde eşittirler. Yasada düzenlenen bu kural, aynı durumda olan ortaklar arasındaki eşitlik olarak anlaşılmalıdır. Dosya kapsamından, davacının kooperatife aidat borcu bulunduğu ve ödemelerinin diğer ortaklara göre eksik olduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak, kooperatiften kira istenebilmesi için ortağın kooperatife borcunun bulunmaması gerekir. Ancak, davacı gibi borçlu olan ortaklara daire teslim edilmiş ise, eşitlik ilkesi uyarınca davacı da kira tazminatı talep edebilir. Bu durumda, mahkemece, eksik ödemesi olan ortaklara da daire teslim edilip edilmediği üzerinde durularak, davacı ile aynı durumda olan ortaklara daire teslim edilmiş ise davacıya da belirlenecek rayiç kira bedelinin ödenmesine karar verilmesi gerekir. Bunun yanından, kooperatifçe konutların kaba inşaat halinde ortaklara teslim edildiği ve bir kısım imalatların ortaklarca yapıldığı anlaşıldığından, kira tazminatının hesabında, konutun oturulabilir hale getirilmesi için gereken sürenin de dikkate alınması gerekir. Mahkemece, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın ve rayiç kira değeri belirlenmeksizin raporu hükme esas alınan bilirkişi kurulunca belirlenen, ödemelerinin talep edilebilecek güncel bedelinin kira tazminatı olarak hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
2-Daire karşılığı tazminat istemine gelince, yapı kooperatifleri, aidat ödeme yükümlüğünü yerine getiren ortaklarına kullanılabilir durumdaki bir daireyi tahsisle yükümlüdür. Kooperatif ortağının kooperatiften konut karşılığı tazminat isteyebilmesi için, tüm ortaklar bakımından konut tahsis aşamasına gelinmesi ve diğer üyelere tahsis yapıldığı halde davacıya konut tahsis edilmemesi gerekir. Somut olayda, diğer ortaklara kaba inşaat halinde dairelerinin teslim edildiği ve davacıya tahsis edilecek konut bulunmadığı sabit olduğundan tazminata hükmedilmesi kural olarak yerindedir. Yargıtay yerleşik uygulamasına göre, bu tür davalarda uygulanması gereken tazminat hesaplama ilkesi aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.
1-Önce, ortaklara tahsis edilen konut veya işyerinin dava tarihi itibariyle rayiç değeri saptanmalıdır.
2-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin, ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar (Toptan Eşya Fiyat Endeksi Artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak, güncel değeri bulunmalıdır.
3-Bundan sonra, yukarıda (1) numaralı bentte bulunan değerden (2) numaralı bentte bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın, bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır.
4-Bunu takiben, eksik ödeme yapan davacı ortağın ödentileri (2) numaralı bentteki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı da güncelleştirilmelidir.
5-Bu hesaplamalardan sonra, normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (2) numaralı bentte bulunan ödemelerinin güncel değeri karşılığı, yine yukarıda (3) numaralı bentte bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre, davacının (4) numaralı bentte eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yarar sağlaması gerektiği, orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak, (4) numaralı bentte bulunan miktar, (3) numaralı bentte bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın (2) numaralı bentte bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktara (4) numaralı bentte bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar, davacı ortağın bu davada kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar miktarını belirleyecek ve mahkemece (talep miktarı aşılmadan) bu miktara hükmedilecektir.
Somut olayda, raporu hükme esas alınan bilirkişi kurulu kural olarak anılan formüle göre işlem yapmış ise de, tamamlanmış normal bir dairenin değerinin esas alındığı anlaşılmıştır. Ancak, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, kooperatifçe ortaklara teslim edilen dairelerin kaba inşaat halinde olduğu, diğer imalatların ortaklarca yapıldığı anlaşılmış olmasına rağmen, hesaplamada, ortaklarca yapılan imalatlar dahil tamamlanmış bir dairenin rayiç değeri esas alınması doğru değildir. Bu durumda, mahkemece, ortaklara teslim edildiği şekli ile bir dairenin dava tarihindeki serbest piyasa rayiçlerine göre değeri belirlendikten sonra yukarıda yazılı şekilde hesaplama yapılarak belirlenen bedele hükmedilmesi gerekirdi. Diğer yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Dairemizce benimsenen formüle göre yapılan hesaplamada bulunan miktarın yanı sıra, aynı hesaplamada kullanılan ödemelerin TEFE endeksi uygulanmak suretiyle bulunan dava tarihindeki değerine de hükmedilmesi suretiyle yapılan ödemelerin mükerrer şekilde tahsiline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kooperatifin tüm genel kurul tutanakları getirtilerek normal ödeme yapması gereken bir ortağın ödemelerinin genel kurullarca alınan kararlar doğrultusunda belirlenmesi gerekirken, hangi ilkeye göre belirlendiği anlaşılmayan bir ortağın ödemelerinin esas alınması da doğru değildir. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler göz önüne alınarak bilirkişi veya bilirkişi kurulundan denetime elverişli ve gerekçeli bir rapor alınarak bozma ile kazanılmış haklar da göz önüne alınarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.