Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/909 E. 2013/1982 K. 28.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/909
KARAR NO : 2013/1982
KARAR TARİHİ : 28.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti, varsa ihraç kararının iptali, tahsise uygun konut bulunup bulunmadığının, borçlu olup olmadığının tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin ortağı olan müvekkilinin ….03.2006 tarihli ihtarname ile davalıdan konut tahsis işleminin gerçekleştirilmesini talep ettiğini, kooperatif kayıtlarında müvekkilin kaydına rastlanmadığının cevaben bildirildiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifteki üyeliğinin tespitini, müvekkil hakkında ortaklıktan çıkarma kararı bulunması halinde, usulsüz ve hukuka aykırı kararın iptalini, müvekkile tahsis edilmeye uygun konut bulunup bulunmadığının tespitini, konut bulunduğu takdirde, müvekkilinin davalı kooperatife borcu bulunup bulunmadığının, bulunmakta ise miktarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatifin 2005 yılında işletme kooperatifine dönüştüğünü, öncelikle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacının ….04.1995 tarihli yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan ihraç edildiğini, davacının sunduğu ödeme belgelerinden en son ödemesinin 1998 yılında yaptığının anlaşıldığını, sekiz yıl aradan sonra bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacıya verilecek konut bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıya mali yükümlülükleri yerine getirmesi için gönderilen ikinci ihtarnamenin tebliğ edilmemesi nedeniyle ihraç kararının usulsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının üyelikten ihracına ilişkin ….04.1995 tarih ve 903 karar numaralı genel kuruluna davacıyı üyelikten ihracına ilişkin işlemin iptali ile davacının üyeliğinin tespitine, davacıya tüm ödemelerini diğer üyeler ile eşit şekilde yerine getirmesi kaydı ile uygun konut tahsisine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
…) Davalı vekilinin ihraç iptaline ve üyelik tespitine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yönünden;
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
b) Davacı, davalının gönderdiği ….04.2006 tarihli cevabi ihtarı üzerine ihraç edilmiş olabileceğini dava dilekçesinde ileri sürerek, davayı 06.07.2006 tarihinde açmış olup, davalı, davacının en son 1998 yılında ödeme yaptığını, bundan … yıl sonra bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunmuştur.
Kooperatiften çıkarılan ortağın hak ve borçları, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/son maddesi gereğince ihraç kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatife ortağın uzun süre uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve böyle bir davacının açtığı davanın TMK’nın …. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir.
Mahkemece, genel kurul tutanakları ya da gerektiğinde banka kayıtları da getirtilerek, genel kurul kararları ile aidat alınmasına ilişkin karar alınıp alınmadığı ve üyelerin varsa kooperatif hesabına aidat yatırıp yatırmadıkları incelenip, kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı belirlenmelidir. Mahkemece, genel kurul tutanakları, hazirun cetvelleri, bilanço ve gelir gider cetvellerinin önce kooperatiften istenmesi, ibraz edilmezse bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi verilmesi, buna rağmen bu belgelere ulaşılamazsa Ticaret Sicil Memurluğu’ndan, temin edilmezse anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik … İl Müdürlüğü’nden anılan belgeler getirtilerek, kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla yukarıda açıklandığı şekilde gerektiğinde varsa kooperatifin banka hesapları üzerinde de inceleme yaptırılmak suretiyle, davacının varsa ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, diğer anlatımla kooperatif ile bağlantı kurup kurmadığı, üzerinde durulup, sonuç olarak davacının talebinin TMK’nın …. maddesine uygun olup olmadığı yeterince araştırılıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi, davanın TMK’nın …. maddesine aykırı olmadığının kabulü halinde, ihraç iptali isteminin ihraç kararında ikinci ihtarnameye dayanılmadığı, dayanılsa idi dahi, ikinci ihtarnamenin davacıya tebliğ edilmediği gerekçesiyle kabulü gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi, doğru görülmemiştir.
Öte yandan, mahkemece, davalı kooperatif işletme kooperatifine dönüştüğü halde bu davalının unvanının karar başlığında yapı kooperatifi olarak yazılması ve iptaline karar verilen yönetim kurulu ihraç kararının, genel kurul ihraç kararı olarak yazılması da hatalı olmuştur.
…) Tahsis edilmeye uygun konut bulunup bulunmadığının, konut bulunduğu takdirde, davacının davalı kooperatife borcu bulunup bulunmadığının, bulunmakta ise miktarının tespiti istemlerine ilişkin kurulan hükme yönelik temyizine gelince;
A) Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’da açıkça düzenlenmeyen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının hukuki yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlali nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Îdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm
altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır.
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Bu durumda mahkemece davacının menfi tespit ya da daire tahsisi ya da mülkiyet tespiti ya da dairenin tapusunun iptal ve tescili ya da konut karşılığı tazminat davası gibi üyelik sıfatının devamına bağlı bir eda davası açması mümkün iken, davacıya tahsis edilecek konut bulunup bulunmadığının, borcu olup olmadığının tespiti taleplerinin, davacının korunmaya değer güncel hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır.
B) Bozma nedenine, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
…) Kabule göre;
a) 6100 sayılı HMK’nın …. maddesi, ” Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir ” hükmünü içermektedir. Bu hükme aykırı olarak, talebi aşacak ve HMK’nın 297/…. madde hükmüne aykırı olarak, infazı mümkün olmayan ve bir koşula bağlamak anlamına gelen yazılı şekilde, davacıya tüm ödemelerini diğer üyeler ile eşit olarak yerine getirmesi kaydı ile uygun konut tahsisine karar verilmesi doğru olmamıştır.
b) Davacıya tahsis edilen konut bulunup bulunmadığının tespitine yönelik talebi kooperatif ortalığına bağlı olup, davacının kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptali talebinin kabulüne karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, davacının, üyeliğe bağlı, olan talebine ilişkin aktif dava ehliyetinin varlığı belirlenmiş olacağından, bundan sonra anılan talebin esası mahkemece incelenebilecektir. Hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir. Hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gereklidir. Gerçekten de, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Bu durumda, konut bulunup bulunmadığının tesbiti talebi bakımından ayırma kararı verilerek, bu talep yönünden davacının aktif dava ehliyetine sahip olup olmadığının belirlenmesi bakımından, ihraç kararının iptali istemine ilişkin verilen kararın kesinleşmesinin beklenilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (…-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (…-b) ve (…-A) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (…-B) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ….03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.