Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/8969 E. 2014/482 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8969
KARAR NO : 2014/482
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2012
NUMARASI : 2007/226-2012/262

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı temsilcisi tarafından temyiz etmeleri üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortaklığından ihracına ilişkin kararın iptal edilerek kesinleştiğini, ihraç kararına konu borcun ihtirazi kayıtla ödenerek kooperatife başka borcu bulunup bulunmadığının bildirilmesinin istenildiğini, müvekkilinin borcu bulunmamasına rağmen müvekkilinden aidat ve faiz borcu olarak 21.404,00 TL istenildiğini, müvekkilinin anılan miktarda borcu bulunmadığını, ihraç iptali davasında verilen ilk karar sonrası kooperatifçe tahsil edilen vekalet ücretinin iade edilmediğini ileri sürerek, fazladan tahsile dilen miktarların da mahsubu ile müvekkilinin davalı kooperatife ihtarda istenen miktarda borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı temsilcisi, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının aidat borcunun 2003 yılı sonuna kadar genel kurulca belirlenen aylık %25, bu tarihten itibaren yasal faiz uygulanması suretiyle belirlendiği ve borcunun toplam 9.315,51 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının 31.08.2005 tarihi itibarı ile 9.315,51 TL borçlu olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı temsilcisi ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1- Öncelikle, dosya arasında bulunan 29.04.2007 tarihli genel kurul tutanağında davacı hakkında kooperatif ortaklığından çıkarma kararı verildiği belirtildiğinden anılan kararın kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durularak davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Zira, dava ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak açılmış olup, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak davayı açan ortağın, gerek yargılamanın başında ortaklık sıfatının bulunmaması ve gerekse yargılama sırasında ortaklık sıfatı kaybetmesi halinde, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Bu husus dava koşulu olup, davacının ortaklık sıfatının yargılamanın başından sonuna kadar devam etmesi zorunlu olup, bu yön mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır.
2- Mahkemece, davacının aidat borcunun belirlenmesi için iki farklı bilirkişiden rapor alınmış, bir birinden farklı sonuçlara ulaşan raporlardan ikincisi esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, bu raporun hükme esas alınma nedeni gösterilmediği gibi iki rapor arasındaki çelişki de giderilmemiştir. Diğer yandan hükme esas alınan bilirkişi kurulu, aidat ve faiz borcunun belirlendiği genel kurul tutanaklarının dosya ibrazı halinde borcun belirlenebileceğini belirtmesine rağmen anılan belge getirtilmeden davacının aidat ve faiz borcu, genel kurul tutanaklarına göre düzenlendikleri iddia edilen yönetim kurulu karar suretlerine göre belirlenmiştir. Bu durumda, mahkemece, davalı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları ile tüm genel kurul kararlarının istenilmesi, belgelerin kooperatifçe ibraz edilmemesi halinde Ticaret Sicil Memurluğu’ndan ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden genel kurul tutanakları ile ilgili belgelerin getirtilerek, kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak tarafların itirazlarını karşılayan ve denetime elverişli ek rapor alınarak, davacının aidat borcu ile 6089 sayılı BK’ nın 120. maddesi gözetilerek faiz borcunun belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda (1 ) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalının temyiz isteminin kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.