Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/8822 E. 2014/1208 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8822
KARAR NO : 2014/1208
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 2008/102-2013/27

Taraflar arasındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen alacak davasının kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı N.. . U.. vekilince duruşmasız, davalı M.. K.. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı N… U.. vekili Av. T.. D.. gelmiş diğer taraflardan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, müvekkili ile davalı N.. . U..’ın yüklenici, diğer davalı M.. K..’ın ise arsa sahibi sıfatı ile imzasının olduğu 05.10.2006 tarihli “Düzenleme Biçiminde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” imzalandığı ve inşaatın tamamlanarak arsa sahibi M.. K..’a teslim edildiğini, sözleşme uyarınca inşaatın %48 payının davacı ve davalı yükleniciye, %52 payın ise diğer davalı arsa sahibi M.. K..’a ait olduğunu, davalı yüklenici N.. U..’ın kendi payına isabet eden %24 hissenin yarısı olan %12 payı müvekkiline devrettiğini, böylece müvekkilinin hissesinin %36’ya çıktığını, davalılara çekilen hisse devrine ilişkin 22.02.2008 tarihli ihtarnameden de sonuç alınamadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmaz üzerindeki müvekkili hissesine isabet eden %36 kısmının davalı M.. K.. adına olan tapunun iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı M.. K.. vekili, davanın haksız açıldığını, davacının dava dışı eşi V. T..’ye 04.09.2007 tarihli vekaletname ile yetki verdiğini ve 19.11.2007 tarihinde tapuda satış yaptığını, davacının kötüniyetli olduğunu, eşi adına banka havalesi ile 140.000 USD ödeme yapıldığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Davalı N..U.. vekili, davanın reddini istemiş, davalı asil ise duruşma sırasında davacının kendi hissesini eşi dava dışı Vahit Tepe aracılığı ile 140.000 USD bedelle satıldığını, paranın adı geçen kişinin hesabına gönderildiğini ifade ederek, davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine aynı uyuşmazlıkla ilgili olarak açtığı tazminat davasının Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.05.2010 gün, 2010/255 E., 2010/175 K. sayılı ilamı ile asıl davayla birleştirilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili bu davada ilk açtıkları tapu iptali tescil davasının sonuçsuz kalması ihtimaline istinaden tazminat davasını açtıklarını belirterek, 73.543,68 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş, daha sonra davasını 79.169,77 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporları, ek rapor ve tüm dosya içeriğine göre; tapu iptali ve tescile konu parsel üzerinde davalılar adına herhangi bir hisse bulunmadığından ve davacı tarafça tazminata ilişkin karar verilmesi talep edildiğinden tapu iptali tescil davasının reddi gerektiği, birleştirilmesine karar verilen tazminat davası yönünden ise, her ne kadar davalıların davacıya isabet eden hissesini davacı eşi dava dışı V. T..
tarafından satıldığının savunulduğu, ancak anılan bağımsız bölümün davalı arsa sahibi M.. K.. tarafından dava dışı E. A..’a 19.11.2007 tarihinde satıldığı, banka havalesi ile E. A.. tarafından V.T..’ye 19.11.2007 tarihinde 140.000 USD havale edildiği, davacı tarafından dava dışı eşi V. T..ye verilen vekaletnamede davacı adına taşınmaz satma yetkisinin bulunmadığı, davalı M.. K.. vekilince teklif edilen yeminin davacı tarafından yerine getirildiği ve davacının ödeme hususunda bir bilgisinin bulunmadığını ifade ettiği, sözleşme uyarınca davacının inşaattan dolaya %36 oranında hisse sahibi olması gerekirken hiç hissesi bulunmadığı, bilirkişi raporuna göre davanın hissesine düşen bedelin 79.169,77 TL olduğu gerekçesi ile asıl dava olan tapu iptali tescil davasının reddine, birleştirilmesine karar verilen alacak davasının kabulü ile 79.169,77 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Yükleniciler davacı D.. T.. ile davalı N.. U.. ve arsa sahibi diğer davalı M.. K.. arasında düzenlenen 05.10.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, yüklenicilerin %48, arsa sahibinin ise %52 oranında pay sahibi olacağının kararlaştırıldığı ve inşaatın tamamlanıp teslim edildiği anlaşılmaktadır. İnşaa edilen iki işyerinden 1 numaralı olanın yüklenicilere isabet ettiği hususunda da çekişme bulunmamaktadır.
Yükleniciler D.. T.. ile N…U.. arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmakta ve buna göre kendi aralarındaki %50 paylaşıma göre %24’er oranda hisse sahibi olmaları gerekirken, ortaklar arasında imzalanan 21.05.2007 tarihli protokole göre davalı yüklenici N.. . U..’ın kendi hissesinden davacı D.. T..’ye %12 pay daha devredeceği kararlaştırılmıştır.
Buna göre, yüklenicilerin kendilerine isabet edecek işyerinde davacı D.. T..’nin %36, davalı N.. U..’ın ise %12 oranında hak sahibi oldukları anlaşılmaktadır.
Arsa sahibi davalı M.. K.. 19.11.2007 tarihinde, yüklenicilere ait 1 nolu bağımsız bölümün ½ payını tapuda dava dışı E. A.. isimli kişiye satmış ve dosyadaki banka dekontuna göre de bedeli davacının eşi dava dışı V. T..’ye ödenmiştir. Banka dekontundaki paranın V. T..’ye ödenmediği davacı yanca ileri sürülmüşse de, bedelin ödendiği yazılı belge ile ispatlanmıştır. Bu nedenle, mahkemece bedelin davacı yana ödenip ödenmediği hususunda yemin teklifi gereksiz olduğu gibi hukuki sonuç doğurması da mümkün değildir. Mevcut duruma göre davacı D.. T..’nin kendi payına isabet etmesi gereken %24 payı almış durumdadır. Ne var ki 21.05.2007 tarihli protokol uyarınca ilaveten alması gereken %12 payın kendilerine verildiğine dair herhangi bir delil ileri sürülmemiştir.
Bu durumda mahkemece bilirkişi kurulu raporu ile tesbit edilen işyeri bedelinin %12’lik kısmının hüküm altına alınması gerekirken, hatalı hukuki değerlendirmelerle daha önce davacının hiç pay almamış gibi tüm bedelin tahsiline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu uyuşmazlığın yükleniciler arasındaki paylaşım konusuna taalluk etttiğinden, tahsiline karar verilen miktardan davalı arsa sahibinin sorumlu tutulmaması gerekirken, aksi yönde karar verilmesi de doğru görülmemiş, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı N.. U..’a ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.