Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/857 E. 2013/1445 K. 11.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/857
KARAR NO : 2013/1445
KARAR TARİHİ : 11.03.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirket hakkında açtıkları alacak davasının, … …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……..2009 tarih, 2007/431 Esas, 2009/666 Karar sayılı kararı ile kabul edildiğini, söz konusu karar ile ilgili olarak … …. … Müdürlüğü’nün (… 36. … Müdürlüğü) 2010/38047 Esas sayılı dosyası ile ilamlı takip başlattıklarını, davalının takibe ve … emrine itiraz etmediği gibi takip borcunu da ödemediğini ileri sürerek, davalı şirketin İİK’nın 156. ve 158. maddeleri uyarınca iflasına, İİK’nın 158. maddesi gereğince … gün içinde borçlu şirketlere faiz ve … masrafları ile birlikte borcu ifa etmesinin ihtar edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının, İİK’nın 156. ve 158. maddelerine göre iflas talebinde bulunduğu, İİK’nın 156/son maddesi gereğince iflas isteme hakkının, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir sene sonra düşeceği, ödeme emrinin, borçlulara 04…..2010 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın, bir yıllık süre geçtikten sonra ….01.2012 tarihinde açıldığı, davacının, … 36. … Müdürlüğü’nün 2010/38047 esas sayılı dosyasında davalı hakkında örnek no:…-… sayılı ilamlı … takibi yaptığı, davalıya ilamlı icraya ilişkin örnek no:…-… sayılı … emri gönderildiği, İİK’nın 156. maddesine göre davacının iflas kararı isteyebilmesi için İİK’nın 155. ve 156. maddeleri gereğince borçluya örnek no:153 sayılı iflas ödeme emrinin gönderilmesi gerektiği, davacının, davalı hakkında ilamlı … yoluyla takip başlattığı, davalıya örnek no:153 sayılı iflas ödeme emri gönderilmediği, sonraki aşamalarda da takip yolunun iflas yolu ile takip şeklinde değiştirilmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuki uyuşmazlığın çözümü için mahkemece, öncelikle tarafların ileri sürdüğü ve savunduğu hususlar çerçevesinde maddi olayın denetime de elverişli olacak şekilde aydınlatılması ve bundan sonra hukukun somut olaya uygulanması gerekmektedir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın “Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi” başlıklı 31/…. maddesi “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş ve bunun hakimin görevi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Maddede, hakimin maddi anlamda davayı sevk yetkisi düzenlenmektedir. Bu yetkisiyle hakim, olayın ve hukuki uyuşmazlığın olgusal ve hukuki boyutlarını gerekli olduğu ölçüde taraflara birlikte ele alabilecek, tarafların zamanında uyuşmazlığın çözümü için önemli vakıaların tamamı hakkında açıklama
yapmalarını, özellikle ileri sürülen vakıalardaki eksiklikleri tamamlamalarını, delilleri ikame etmelerini ve gerekli talepleri ileri sürmelerini sağlayabilecektir. HMK’nın 194. maddesinde de somutlaştırma yüküne yer verilmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılma yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, dava ve temyiz dilekçesinde vakıaların anlatımına ilişkin ilk kısımda İİK’nın 177/…. maddesine dayalı doğrudan iflas isteminin maddi vakıaları olan “ilama müstenit alacağın … emriyle istendiği halde ödenmediği” maddi vakıasına yer verilmek ve son kısmında ise İİK’nın 156. maddesi gereğince iflas ödeme emrinin tebliğine rağmen itiraz edilmediği maddi vakıasına dayanılmak suretiyle biribiriyle çelişkili anlatımlarda bulunulmuş ve dava dilekçesinde davalının iflasına karar verilmesi istenilmiştir. Davacının dayandığı anılan maddi vakıalar hem doğrudan iflas, hem de iflas yoluyla adi takibe itiraz edilmemesi üzerine iflas istemine uymakta olup, uyuşmazlığın aydınlatılması için zorunlu olarak davacıdan açıklama istenmelidir. 04.06.1958 Gün ve …/… sayılı İBK’da da belirlendiği gibi, HUMK’nın 74,75 ve 76. maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re’sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Her iki iflas talebinin koşulları ve sonuçları farklı olduğundan, mahkemece, davacı vekilinden İİK’nın 156. maddesindeki iflas yoluyla adi takibe dayalı iflas mı, yoksa İİK’nın 177/…. maddesi anlamında doğrudan iflas mı istendiği konusunda açıklama alınıp, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, dava dilekçesinin ikinci kısmındaki ve talep sonucu bölümdeki hukuki tavsife dayalı hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ….03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.