Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/8432 E. 2014/1407 K. 27.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8432
KARAR NO : 2014/1407
KARAR TARİHİ : 27.02.2014

MAHKEMESİ : İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2012
NUMARASI : 2011/999-2012/197

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı …. Genel Hiz.Tem. Mad. Ürt.Taş.İnş Malz.Tur.Özel Güv. Araş. ve Dan. Eğt. San. Ltd. Şti ‘nin adi ortaklık olarak yüklenici sıfatıyla davalı ile hizmet sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşme gereğince ödemesi gereken ücretin 360 gün üzerinden kararlaştırıldığını, ancak işçilerin 365 gün çalıştığını ve fazla çalışılan 5 gün ücretinin ödenmediğini, bu alacağın tahsili için yapılan icra takibina davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunarak, %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin ifası sırasında davalının davacı şirkete her ay için 30 gün üzerinden ödeme yaptığı, davacının ödeme yapıldığı tarihlerde bu ödemelere itiraz etmediği 28 ve 31 gün çeken aylarda da davalı şirketin davacıya 30 gün üzerinden ödeme yaptığı, işçi primlerinin de 30 gün üzerinden yatırıldığı, davacının herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden ödemeleri aldığı gerekçesiyle davanın reddine, kötüniyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 31.12.2008 tarihli hizmet sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Anılan sözleşmede hizmet veren olarak dava dışı …. Ltd. Şirketi de yer almaktadır. Birlikte hizmet vermeyi taahhüt eden bu kişilerin adi ortaklık halinde iş yapmayı yüklendikleri anlaşılmaktadır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi, dava ve taraf ehliyeti de yoktur. Borçlar Kanunu’nun 530. ( TBK 630) maddesinde düzenlendiği üzere, adi ortaklık sözleşmesinde bir hüküm mevcut olmadıkça, adi ortaklığı idare eden ortak ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiler, vekâlet hükümlerine tâbidir. Özel bir yetkiyi haiz olmadıkça vekilin, önemli işlemlerden olan davayı açamayacağı BK’nın 388. (TBK 504.) maddesi hükmü gereğidir. Adi ortaklık, iştirak kurallarına tâbi olduğu için, davaların, Türk Medeni Kanunu’nun 702. ve BK’nın 534. ( TBK 638.) maddeleri gereğince bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Ancak, tek ortak tarafından davanın açılmış olması halinde, davacıya diğer ortakların davaya katılması veya onaylarının alınıp, kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere uygun süre verilmesi ve taraf teşkili sağlanması durumunda, uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçilebilir (YHGK’nın 17.01.1990 T. 1990/13-457 E. ve 90/2 Karar sayılı ilâmı; Yargıtay 15. H.D. 18.10.1990 T. 1990/469-4198 sayılı ilâmı). Özetle açıklanan bu hukuksal sebeplerle, davada taraf teşkili sağlanmadan, davanın esasına girilerek karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.