Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/8416 E. 2014/1668 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8416
KARAR NO : 2014/1668
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2005/220-2013/162

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-

Davacılar vekili, davalı kooperatifin 2004 yılı genel kurul toplantısının 18.06.2005 tarihinde yapıldığını, alınan kararların yasa, anasözleşme ve objektif iyiniyet kurullarına aykırı olduğunu, 1987 ila 2005 yılları arasında görevde bulunan yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında zimmet, görevi kötüye kullanma suçlarını işlediklerinden bahisle kamu davaları açıldığını, Kooperatifler Kanunu’nun 56/3. maddesi uyarınca, haklarında kamu davası açılan yönetim kurulu üyeleri hakkında ilk genel kurul toplantı gündemine alınarak karar alınması gerektiği halde kooperatifin bu konuyu gündeme almadığını, davalı kooperatifin 248 üyesinden 131’inin gerçekte üye olmadıklarını, gündemde yazılı olmayan hususların görüşüldüğünü, genel kurul çağrısının usulüne uygun olmadığını ve üyelere yıllık bilanço ve gelir gider hesaplarıyla ilgili olarak bir bilgi verilmediğini, genel kurulda bilançonun kabulü veya reddi hususunda herhangi bir karar alınmadığını, bilanço kabul edilmediği sürece genel kurulda yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasının geçerliliğinin bulunmadığını ileri sürerek, 18.06.2005 tarihli genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yöneticiler hakkında kamu davası açılmasının kanunen göreve devam etmeye engel olmadığını, göreve devam edip etmemeleri hususunun genel kurul insiyatifine bırakıldığını, açılan davalarla ilgili olarak genel kurulun onayına gidildiğini ve yöneticilerin görevlerine devam etmeleri yönünde karar alındığını, gündeme bağlılık ilkesine riayet edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların, iptalini talep ettikleri kararlar için muhalefet şerhlerinin bulunduğu, davaya konu
genel kurul toplantısının gündeminde 2004 yılına ait bilanço ve gelir gider cetvelinin kabul veya reddi hususunda madde bulunmamasının Kooperatifler Kanunu’nun 42/3 ve anasözleşmenin 23/1 madde hükümlerine aykırı olduğu, bilanço ve gelir gider hakkında görüşme yapılmasının, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasından evvel yapılması gerektiği, dava konusu edilen genel kurulda bilanço ve gelir gider hakkında görüşme yapılmadan ibra yapılmasının Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesinin yollaması ile TTK’nın 380. maddesine aykırı olduğu, bu nedenle genel kurulda alınan 8 ve 9 no’lu kararların iptali gerektiği, diğer kararlarının ise yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle, davacılar A.. D.., B.. Y.., C. Y., G.. T.., M. C. Y. ve Ş.. T.. tarafından dava takip edilmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına rağmen karar tarihi itibariyle davanın
Açılmamış sayılması için gerekli süre dolmadığından, bu davacıların davasına yönelik olarak şimdilik karar verilmesine yer olmadığına, davacılar M.. G.. ve N.. B..’in davalarının kısmen kabulü ile, 2004 yılına ait 18.06.2005 tarihli olağan genel kurul toplantısının 8 ve 9 numaralı kararlarının iptaline, diğer maddeler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 380. maddesi, “Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmünü içermektedir.
Mahkemece gerekçeye esas alınan TTK’nın 380. maddesinde, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrası ile ilgili ayrı bir gündem maddesi bulunmaması halinde bilançonun onaylanmasına ya da onaylanmamasına dair kararın, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrası ya da ibra edilmemesi anlamına geldiği kabul edilmiş olup; bu madde hükmü gerekçede açıklanan şekilde bir anlama gelmemektedir.
Davalı kooperatifin iptali istenen genel kurul toplantısının 3. maddesinde yönetim kurulu üyelerine güvenoyu verilmesine oyçokluğu ile karar verildiği, 7. maddesinde, bilanço ve gelir gider hesaplarının üyelere dağıtıldığı, okunduğu, görüşmeye açıldığı, ancak oylama yapılmadığı, 8. maddesinde yönetim kurulu, 9. maddesinde ise denetim kurulu üyelerinin oyçokluğuyla ibra edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bilanço ve gelir gider cetvelleri hakkında ayrıca bir karar alınmamış olmasının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42/3. maddesi hükmüne aykırı olduğu, bilanço, gelir gider cetvelinin görüşülerek onay ya da reddinden sonra ibra ile ilgili karar alınmasının yasa ve anasözleşme gereği olduğu, bu sıraya uyulmamasının yukarda hükmü yazılan yasa maddelerine aykırı olduğu görüşü bildirilmiştir. Oysa, gerek yasal düzenlemede gerekse anasözleşmede, önce bilanço, gelir gider cetvellerinin kabulü ya da reddine ilişkin karar alınmamış olmasının, salt bu nedenle yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibra edilememeleri sonucunu doğuracağına yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Yasa’nın 42 ve anasözleşmenin 23. madde hükmünde yer alan bentlerin sıralanma şekline böyle bir anlam yüklenmesinin hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Bilançonun ve ibranın önce veya sonra, birbirinden bağımsız olarak oylanması mümkün ve geçerlidir.
Bu durumda mahkemece, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrası ile ilgili olarak iptali istenen genel kurul toplantısının 8 ve 9. maddelerine yönelik davanın da reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin hacın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.