Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/8242 E. 2014/1849 K. 12.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8242
KARAR NO : 2014/1849
KARAR TARİHİ : 12.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2011/328-2013/308

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan teknik müşavirlik hizmet alımı sözleşmesine göre hizmet süresinin 02.02.2009 tarihinde başlayıp 02.09.2009 tarihinde biteceğini, sözleşmeye konu işin uzaması halinde bu sürenin 02.12.2009 tarihine kadar üç ay daha hizmet bedeli artırılmaksızın devam edeceğini, Ocak 2010 yılına kadar müvekkilinin sözleşme gereği üstlendiği edimleri yerine getirdiğini, beş adet 4.000,00 TL bedelli senetler ile toplam 20.000,00 TL hizmet bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının sözleşmede belirtilen süreden yaklaşık yedi ay sonra ödemelerin bir kısmını gerçekleştirdiğini, ancak bakiye ve KDV alacağı toplamı 10.100,00 TL’nin müvekkiline ödenmediğini, müvekkili tarafından gönderilen ihtarnameye ekli faturayı davalının kabul etmemesi üzerine 10.100,00 TL asıl alacak, 97,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.197,40 TL’nin tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek,itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; takip konusu faturanın müşavirlik hizmet sözleşmesi kapsamında düzenlendiği, her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, tediye makbuzlarına göre bir kısım ödemenin yapıldığı, davacı defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, davalı defterlerinde davacı şirkete herhangi bir borcun bulunmadığının kayıtlı olduğu, defterler arasındaki farkın davalı tarafından fiyat farkı adı altında düzenlenen faturadan kaynaklandığı, fiyat farkının hizmet sözleşmesinin gereği gibi yapılmaması ve davacının edimlerini yerine getirmemesinden kaynaklandığına dair dosyada ve defter kayıtlarında bir belge ve kayıt bulunmadığı, hizmetin eksik ve kusurlu yerine getirildiğine ve takip konusu borcun ödendiğine ilişkin bir kanıt ta bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının asıl alacağa ilişkin itirazının reddine, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, 16.07.2010 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, taraflar arasındaki teknik müşavirlik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki teknik müşavirlik hizmet sözleşmesinin “İşin Süresi” başlıklı D bendinin 3. fıkrasında “işin 10 aydan daha uzun sürmesi halinde MTY’nin verdiği anahtar teslimi götürü bedel teknik müşavirlik hizmet bedelinin 7 aydan sonra uzayan kısmı uzayan süre oranında artırılır.”şeklinde düzenlenmiş, “Teknik Müşavirlik Hizmet Bedeli” başlıklı F bendinde ise hizmet bedelinin 20.000,00 TL olduğu kararlaştırılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8/a maddesine göre Katma Değer Vergisinin mükellefi, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlardır. Bu nedenle hizmeti veren davacı keseceği faturada KDV’yi göstermek zorundadır. Böylece bu vergi verilen hizmetin maliyetine girmekte olup hizmet bedelini de hizmeti alan ödeyeceğine göre KDV’den sonuç olarak davalı sorumludur. KDV yükümlülüğü, sözleşme ile hizmet alana bırakılabilir. Somut olayda, sözleşme ile işin bedeli götürü olarak kararlaştırıldığına ve KDV’nin hariç tutulduğuna ilişkin sözleşmede bir kayıt bulunmadığına göre, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre götürü ücret içinde KDV’nin de mevcut olduğunun kabul edilmesi ve davacının götürü bedel dışında kalan KDV isteğinin reddedilmesi gerekirken, aksine düşünce ile sözleşmede KDV ile ilgili bir hükme yer verilmemiş olmasının davalı hizmet alan tarafından ödeneceği anlamına geldiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3- Öte yandan, mahkemece davanın dayanağını oluşturan İİK’nın 67/2. maddesine uygun olarak “itirazın iptaline” karar verilmesi gerekirken, yasadaki ifadeye uygun düşmeyecek şekilde, “itirazın reddine” karar verilmesi hatalı olmuştur.
Diğer yandan, HMK’nın 297/2. maddesi, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir. Mahkemece temerrüt tarihi ile icra takip tarihi arasındaki işlemiş faiz tutarının hesaplanarak belirlenmesi ve bu miktar belirtilerek itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın itirazın iptali davası olduğu gözardı edilerek, infazda tereddüt uyandıracak ve işlemiş faiz miktarının hesaplanmasını icra müdürüne bırakılması anlamına gelecek şekilde temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle re’sen BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.