Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7943 E. 2014/1228 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7943
KARAR NO : 2014/1228
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2013
NUMARASI : 2007/234-2013/138

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davacılar ve birleşen davada davacılar vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde birleşen davada davacılar vekili Av. S.. B.. gelmiş, diğer taraflardan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamalası dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –

Davacılar vekilleri, asıl ve birleşen davalarda, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, davalı yüklenicinin inşaatı ruhsat ve projesine aykırı yaptığını, yapı kullanma izin belgelerinin usulsüz şekilde alındığını, bağımsız bölümlerin süresinde teslim edilmediğini, arsalardan birinin ortaklığın giderilmesi davası sonucu, gerçek değerinin altında satılmasına sebep olduğunu, davalı yüklenicinin diğer davalı şirkete hisselerini devrettiğini ileri sürerek, bu nedenlerle uğradıkları zararların tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar vekili, zamanaşımı süresinin dolduğunu, yapı kullanma izin belgelerinin alındığını, davacıları zarara uğratmadıklarını, davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacıların, dava dışı şirketle sözleşme yaptıklarını ve bu sözleşmenin borcun nakli sözleşmesi olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı arsa sahiplerinin dava dışı şirketle yaptığı sözleşmenin borcun nakli sözleşmesi niteliğinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan taleplerin 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davalının ağır kusurundan sözedilemeyeceği ve zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davacılar ve birleşen davada davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Öncelikle, birleşen davada, davalılar, zamanaşımı def’inde bulunmamışlardır. Zamanaşımı def’i, ileri sürülmedikçe hakim bunu kendiliğinden nazara alamaz (TBK. m.161; BK. m. 140). Hal böyle iken, mahkemece re’sen, birleşen davanın zamanaşımından reddi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Asıl dava yönünden ise, TBK’nın 149. maddesi gereğince, zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Davada, gerek yasaya aykırı, tecavüzlü, gerekse de sözleşmeye aykırı işler yapıldığı ve teslimde de gecikildiği bildirilerek tazminat isteminde bulunulmuştur. Ne var ki, mahkemece, 31.12.1991 günlü sözleşmenin ifa ile sonuçlanıp sonuçlanmadığını, bir diğer ifade ile dava konusu alacakların muaccel hale gelip gelmediği araştırılmamıştır. Nitekim dosya kapsamındaki delillere göre arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yer alan bir kısım eksiklerin giderilmesi için dava dışı şirketle sözleşme yapıldığı, keza İstanbul VI numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 2009 yılında verdiği kararlarda, inşaatta yasaya aykırı iş ve işlemlerin bulunduğu belirtilerek düzeltilmesinin istendiği görülmektedir. Şu halde, bildirilen bu belgeler de dikkate alınarak, sözleşme konusu işin, davalı yüklenici tarafından tamamlanıp, teslim edilip edilmediği ve buna uygun surette zamanaşımı süresinin başlayıp başlamadığı ve dolup dolmadığı hususları üzerinde durularak, ayrıca, ileri sürülen ve tazminat istemlerine dayanak yapılan olguların ağır kusur oluşturup oluşturmadığı yönünde değerlendirme yapılarak bir hükme varılması gerekirken, kararda zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi de gösterilmeden ve gerekçesi açıklanmaksızın, soyut olarak ileri sürülen olguların ağır kusur olmadığından bahisle, eksik inceleme ile davaların zamanaşımı nedeniyle reddi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacılar ve birleşen davada davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak birleşen davada davacılar S.. A.. ve D.. A..’a verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.