Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/791 E. 2013/2002 K. 29.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/791
KARAR NO : 2013/2002
KARAR TARİHİ : 29.03.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, ödenmeyen fatura bedelinin tahsili amacıyla borçlu davalı hakkında başlatılan ilamsız … takibinin kesinleşmesi üzerine, davalı hakkında haciz işlemi başlatıldığını, ancak davalıya ulaşılamaması nedeniyle haciz işleminin yapılamadığını, kesinleşmiş … takibine rağmen borç ödenmediği için takip yolu değiştirilerek davalı hakkında iflas yolu ile takibe geçildiğini, yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini ve borcun da ödenmediğini ileri sürerek, davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; gerçek kişi tacir durumunda olan davalı hakkında başlatılan iflas yoluyla takibin kesinleştiği, İİK’nın 166/…. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak ilan edilen iflas talebine herhangi bir itirazın ve müdahalenin bulunmadığı, davalıya hesaplanan dosya borcunu depo etmesi için İİK’nın 158/…. maddesi uyarınca yapılan ihtara rağmen, depo emrine uyulmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
…-Dava, iflas istemine ilişkindir.
Davalıya tebliğe çıkarılan dava dilekçesi “…. Mah. …. Sok. No: 139” adresinde “Muhatabın çarşıya gitmesi nedeniyle adreste daimi ikamet eden reşit kardeşi …” imzasına ……..2011 tarihinde tebliğ edilmiştir….’ün, aynı işyerinde çalışan memur ya da müstahdem olup olmadığı, bu işyerinin ev olup olmadığı, diğer anlatımla bu kişiye işyerindeki hangi sıfatı ile tebligat yapıldığı anlaşılmadığı gibi, ayrıca tebligat mazbatasında Tebligat Kanunu’nun …. maddesi hükmü uyarınca tebliğ yapılacak kişinin geçici olarak başka bir yere gidip gitmediği hususunda bir açıklama bulunmadığı da görülmüştür. Davalı, davaya katılmamıştır. Davacı vekilinin dava sırasında verdiği ….02.2012 havale tarihli dilekçesinde ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinde bu adresin işyeri adresi olduğu ileri sürülmüştür.
Davalıya tebligatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun …. maddesinde “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını … edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde … edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı
takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmüne; Tebligat Tüzüğü’nün …. maddesi hükmü uyarınca da, “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını … edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap meslek veya sanatını evinde … ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine, bunlardan hiç biri bulunmazsa tebliğ, birlikte oturan …. maddenin son fıkrasında gösterilen ailesi efradına (karı, koca, hısım, evlatlık gibi birlikte oturan kimselere) veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümlerde, muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiştir. Önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde daimi memur veya müstahtemlerden birine, bunlar da yok ise aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerden birine yapılır.
Tebligat Kanunu’nun …. maddesinde, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için “…,…,…,… ve …. maddelerinde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, …. maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının …,…,…,… ve …. maddelerinde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılışsa bu tarihten itibaren … gün sonra yapılmış sayılır. “hükmüne; Tüzüğün …. maddesinde ” Bu tüzüğün …, …, …, …, … ve …. maddelerinde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memurunca durum ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ tutanağına yazılır; altı imzalattırılarak tebliğ edilecek evrak beyanı yapana verilir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar; almaktan veya imzadan kaçınırlarsa, tebliği yapan, durumu tutanağa yazar ve imzalar. ” hükmüne yer verilmiştir.
Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin …, 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Dava ve tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 73.maddesi “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez” yasal kuralı içermektedir. Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın …. maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Dava dilekçesinin tebliği ile davalı savunma hakkını kullanma olanağını kazanır ve cevap süresi işlemeye başlar. Esasa ve usule ilişkin savunma ve delillerini, dava dilekçesinin içeriğine göre ileri sürebilmesi için dava dilekçesinin tebliği zorunludur.
Somut olayda, mahkemece, bu adresin işyeri ya da ev adresi olup olmadığı, diğer anlatımla meslek ve sanatın evde … edilip edilmediği araştırılmaksızın ve işyerinin ev
olup olmamasına göre tebligatın aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, bunların bulunmaması halinde birlikte oturan aile efradına ya da hizmetçilerden birine yapılması gerektiği hususu üzerinde durulmaksızın, tebliğin geçerli olduğunun kabulü eksik incelemeye dayalı olup, taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı, davalının yokluğunda yargılama yapılıp yapılmadığı denetlenememektedir.
Bu durumda, açıklanan bu ilkeler doğrultusunda mahkemece, tebligatın usulüne uygun olup olmadığı üzerinde durulması, usulüne uygun olmadığının kabulü halinde, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili üzerinde yeterince durulmaması doğru olmamıştır.
…) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (…) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (…) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ….03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.