Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7887 E. 2014/87 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7887
KARAR NO : 2014/87
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/642-2013/776

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-

Davacı vekili, borçlunun maaşı üzerine konulan hacizlerin sırası ile ilgili Gerger İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce yapılan düzenlemede 1. sırada ödeme yapılan davalı alacağının muvazaalı olduğunu, gerçek bir alacağa dayanmadığını ileri sürerek, muvazaa nedeniyle anılan haciz sıralarına ilişkin düzenlemede 1. sırada yer alan davalı alacağının iptali ile müvekkili alacağının 1. sıraya çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ispat yükünün davalı tarafta olduğu, takibe dayanak bononun her zaman düzenlenmesi mümkün olduğundan alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmadığı, davalının alacağının gerçek bir borç ilişkisine dayandığını ispat edememiş olmasına göre, davalının takibine dayanak bononun muvazaalı olarak düzenlendiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile Adıyaman 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/999 E. sayılı dosyasında davacı-alacaklının alacağının 1. sıraya çıkarılmasına, takibin bu şekilde devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, muvazaa nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, borçlunun maaşının 1/4’ü üzerine konulan muhtelif hacizler, borçlunun görev yaptığı Gerger İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce sıraya konulmuş olup, davacı tarafça Gerger İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce yapılan bu sıralamada 1. sırada yer verilen davalının alacağının muvazaalı olduğu iddiasıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İİK’nın 140/1. maddesinde İcra Müdürlüğünce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. Maddeye göre haciz sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi gerekir. Bu madde uyarınca düzenlenen bir sıra cetvelinde, hacizlere ilişkin takip dosyası (takip tarihi, haciz tarihi, alacak miktarı gibi) bilgilerine, ipotek veya hapis hakları varsa bu hakların tesis edildiği tarihlere ve dayanak bilgilerine yer verilmesi gerekir. Somut olayda, icra dosyasına intikal etmiş bir para bulunmamaktadır. İİK’nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunlar İcra Müdürlüğünce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. Açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK’nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine Gerger İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce bu madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK’nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundansöz edilemez. Bu durumda mahkemenin Gerger İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce yapılan bu sıralamanın İİK’nın 140/1. maddesi uyarıca İcra Müdürlüğü’nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek aynı Kanun’un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu ilkelere göre çözümlenmesi doğru olmamıştır.
04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK’da da belirlendiği gibi, HMK’nın 24/1, 25, 26,30 ve 33. (HUMK’nın 74,75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re’sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 19.(818 sayılı BK’nın 18 ) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın tavsifinde yanılgıya düşülerek ve ispat yükü davalıya yüklenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.