Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7845 E. 2014/511 K. 29.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7845
KARAR NO : 2014/511
KARAR TARİHİ : 29.01.2014

MAHKEMESİ : Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2013
NUMARASI : 2012/244-2013/120

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak ile itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davalı S.. G.. gelmiş, diğer taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Asıl davada davacı kooperatif vekili, müvekkilinin ortağı olan davalının, 2007 yılı Temmuz ayından itibaren 2008 yılı Aralık ayına kadar geçen dönemde aidatlarını eksik ödediğini ileri sürerek, şimdilik 27.400,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek aylık %10 faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, 2009 Temmuz ayı ila 2011 yılı Aralık aylarına ilişkin olarak 68.000,00 TL asıl 43.350,00 TL işlemiş faiz alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, müvekkilinin davacı kooperatifin ortağı iken 26.08.2008 tarihli sözleşme ile ayrıldığını, bu sözleşme ile ikinci üyelik sözleşmesi yaptığı aşamada birinci üyeliğine ilişkin borç ve yükümlülüklerini sona erdirdiğini, bu şekilde müvekkilinin birinci üyelikten kaynaklanan aidat ve gecikme zammı borçlarının ödendiğini, ikinci üyelik için ise şartlı ortak olduğunu ve 26.08.2008 tarihli sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirdiğini savunarak, davaların reddini istemiştir.
Asıl davaya ilişkin olarak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüyle, birinci ortaklık hissesi için toplam 8.490,00 TL, ikinci ortaklık hissesi için ise 1.554,76 TL genel gider olmak üzere toplam 10.044,76 TL’nin temerrüt faiziyle tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 25.04.2012 tarih ve 1471 E., 3081 K. sayılı ilamıyla, davalının şartlı ortak olup olmadığı, faize faiz yürütülmesi, talep aşımı yönlerinden davalı yararına bozulmuş, davalı tarafın diğer, davacı tarafın tüm temyiz itirazları incelenmemiş, bozma sonrasında yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, asıl dava bakımından; davalının 4.450,00 TL asıl 4.040,00 TL işlemiş faiz borcu olduğu belirtilerek, 4.450,00 TL’nin dava tarihinden itibaren % 10 ticari faiziyle tahsiline, ayrıca 4.040,00 TL faiz alacağının tahsiline, birleşen dava bakımından ise, davalının 61.00,00 TL asıl, 41.000,00 TL işlemiş faiz borcu olduğu belirtilerek takibin 102.000,00 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Asıl davaya ilişkin temyiz istemi bakımından; Dava, aidat ve işlemiş faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 120. maddesi ile 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde, temerrüt faizi, temerrüt faizinin üst sınırı ve yürürlüğü düzenlenmiştir.
Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğindedir. Genel kurulca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın m. 117. ) maddesine göre, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. Kooperatif genel kurulunca, aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınmasına karar verilen temerrüt faizi, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak kaydıyla, yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabilir.
Davaya konu aidat miktarı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiği ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranıdır. Dolayısıyla davacı kooperatif genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Belirtilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri karşısında, mahkeme kabul şekline göre gerek takip tarihine kadar gerekse takip tarihinden sonrası için aylık %10 (yıllık %120) temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3)Birleşen davaya ilişkin temyiz bakımından; Dava, aidat alacağı ve işlemiş faiz alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin bedel ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz.
Somut olayda, davacının davalı kooperatifin ortağı olduğu, bu ortaklık ilişkisi devam ederken 07.05.2006 tarihli genel kurulun 7. maddesiyle, istifa eden, ihraç edilen üyelerden boşalan hisselerin 50.000,00 TL bedelle satılmasına karar verildiği, davacının ikinci üyelik için davalı yönetim kurulu ile 26.08.2008 tarihli sözleşme yaparak, ikinci üyeliği 50.000,00 TL bedelle satın aldığı, bedelini ödediği dosya kapsamı ve 22.04.2011 tarihli bilirkişi raporu ile sabittir.
Öte yandan, davaya dayanak yapılan Tokat 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/1231 E sayılı dosyasında aidat ve işlemiş faiz alacağı dışında bir istemde bulunulmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davalının peşin bedelli ortak olduğu, edimini yerine getirdiği nazara alınarak birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl ve birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davacıdan alınarak asıl ve birleşen davada davalıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.