Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7840 E. 2014/1280 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7840
KARAR NO : 2014/1280
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2012/61-2013/264

Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müflis şirket iflas masasına 1.626.555,69 TL alacak kaydı için başvuru yaptıklarını, talebin 1.320.926,00 TL’lik kısmının kabul edilerek sıra cetvelinde 3. sıraya kaydedildiğini, geri kalan 305.629,69 TL’nin ise mükerrer talep olduğundan bahisle reddedildiğini, 10.05.2011 tarihi itibariyle alacaklarının 1.626.555,69 TL, iflas tarihi olan 17.06.2010 tarihi itibariyle alacaklarının 1.354.764,80 TL olduğunu, mükerrer taleplerinin olmadığını, aradaki 271.790,89 TL’lik farkın iflas tarihi ile başvuru tarihi arasında gerçekleşen çeşitli primlere ilişkin kurum alacağı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinde 118. sırada yer alan kayıt talebinin kısmen reddine ilişkin kısmın iptali ile reddolunan 305.629,69 TL’lik kurum alacağının 3. sıra alacağı olarak kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacak kaydına dayanak olarak sunulan belgelerde mükerrerlik bulunduğunu, faiz hesaplamasının da iflas tarihine kadar yapılmasının yasa gereği olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; bilirkişi kurulunun gerekçeli raporu ve itirazları karşılayan ek raporunun mahkemece dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunarak benimsendiği ve hükme esas alındığı, bilirkişi raporuyla belirlenen alacağın müflisin iflas masasına İİK’ nın 235. maddesi gereğince kısmen kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 35.033,14 TL davacı alacağının davalı müflisin iflas masasına ve sıra cetveline 3. sırada kayıt ve kabulüne, aşan istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları bakımından;
Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK’nın 298/3. (HUMK’nın 388.) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 294/3. (HUMK’nın 389.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK’nın 294/4. (HUMK’nın 381/son) maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK’nın 294/3. (HUMK’nın 389.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın ve HUMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Somut olayda, kısa kararda “Davanın kısmen kabulüne, 33.838,80 TL davacı alacağının iflas idaresi tarafından kabul edilen 1.320.926,00 TL’ye ilave olarak davalı müflisin iflas masasına ve sıra cetveline kayıt ve kabulüne” karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda “Davanın kısmen kabulü ile 35.033,14 TL davacı alacağının davalı müflisin iflas masasına ve sıra cetveline 3. sırada kayıt ve kabulüne” karar verilmiş olup, kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılmıştır. Bu durumda, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.