Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7765 E. 2014/726 K. 04.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7765
KARAR NO : 2014/726
KARAR TARİHİ : 04.02.2014

MAHKEMESİ : Ereğli(Konya) Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2012/220-2013/570

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının, Ereğli 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/757 sayılı takip dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, yasal itiraz süresini kaçırdıklarını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, belirtilen tarihlerde sulama da yapmadığını ileri sürerek, adı geçen takipten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatif üyesi olan davacının takibe konu sulama bedelinden dolayı borçlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ispat yükü üzerine düşen davalının, takip dayanağı borcun varlığına ilişkin, davacı imzasını içeren hiçbir belge sunamadığı, bu suretle alacağının varlığını kanıtlayamadığı, yemin teklifinde de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 19.01.2012 tarih ve 2011/4160 E., 2012/191 K. sayılı ilamıyla; tarımla uğraşan davacının üyesi olduğu davalı sulama kooperatifine takibe konu alacağın tahakkuk ettiği yıllar içinde oluşan bir kısım borçlarını ödediği, davalı tanığının ise davacının taşınmazının yakınında davalı kooperatifin işlettiği kuyudan başka sulama kuyusunun bulunmadığını beyan ettiğinden bu hususlar çerçevesinde gerektiğinde kooperatif ve İlçe Tarım Müdürlüğü kayıtları da incelenerek ve mahallinde keşif yapılıp, davacının tarımını yaptığı ürünün tesbiti ile bedelini ödediği ve ödemediği iddia edilen su miktarları da gözetilerek, ürün çeşidine göre asgari sulama ihtiyacı çerçevesinde, başka bir su kaynağı bulunup bulunmadığının incelenmesi ve kıyaslama metodu da kullanılarak borç tutarının hesaplanması gerektiği belirtilerek bozulması üzerine, mahkemece uyulan bozma ilamı ve benimsenen en son tarihli hukukçu bilirkişi raporuna göre, davalının 3.644,04 TL alacak için icra takibi yaptığı, oysa davalının sulama borcunun 2.917.21 TL olduğu, bu durumda takipte fazladan istenilen 726.83 TL’lik kısım yönünden davacının borçlu olmadığı, takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşılamadığı, gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden;
5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK’nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 1.820.00 TL’dir.
Dava dilekçesinde 3.644,04 TL yönünden borçlu olunmadığının tesbiti istenilmiş, mahkemece 726,83 TL’lik kısım yönünden borçlu olunmadığının tesbitine karar verilmiştir. Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a) Mahkemenin gerekçeli kararında hukukçu bilirkişinin 27.05.2013 tarihli 2. ek raporunun esas alındığı belirtilerek, takibe konu alacaktan 2.917,21 TL’sinin davacının sulama borcunun olduğu, 726,83 TL’lik kısım yönünden davacının borcunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Hükme esas alınan 27.05.2013 havale tarihli 2.ek raporda, davacı yönünden değişik kuyu suyu kullanımı alternatiflerine göre, farklı hesaplamalar yapılmış olup, hiçbir alternatifte mahkeme gerekçesinde yazılı 2.917,21 TL yönünden davacının borçlu olduğuna dair tesbite rastlanmamıştır.
HMK’nın 266/1. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” hükmünü içermektedir. HMK’nın 281 ve 282. madde hükümlerinde de hakimin bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe takdir edeceği, ancak bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama isteyebileceği gibi, başka bir bilirkişiden rapor alabileceği öngörülmüştür.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür.
Mahkemece uyuşmazlığın özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği düşüncesiyle bilirkişi incelemesine karar verilmiş olup, hükmün gerekçesinde benimsenen 27.05.2013 havale tarihli 2. ek raporda belirlenen değişik kuyu suyu kullanımı alternatiflerinden hangisinin tercih edildiği belirtilerek, diğer alternatiflerden üstün tutulma gerekçesinin tartışması ve bozma gereklerine uygun değerlendirilmesi gerekirken, ek raporda yer almayan ve mahkemece ne şekilde bulunduğu anlaşılamadığı gibi denetlenemeyen 2.917,21 TL yönünden sulama borcunun mevcut olduğu kanaatıyla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
b)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulu ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.