YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7737
KARAR NO : 2014/1156
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2012
NUMARASI : 2011/647-2012/399
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı SGK vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline tahsisli B/Blok 14 no’lu bağımsız bölümün devir şartları oluştuğu halde davalı kooperatifçe halen müvekkiline devredilmediğini, halihazırda davalı kooperatif adına bulunan kaydın yolsuz olduğunu ve aslında müvekkiline ait bu bağımsız bölüm üzerine diğer davalı SGK tarafından davalı kooperatifin borcundan dolayı işlenen haczin de bu nedenle usulsüz olduğunu ileri sürerek, dava konusu bağımsız bölümün üzerindeki davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun haczinin kaldırılmasını ve davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı SGK vekili, davanın reddini savunmuş, davalı kooperatif davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu bağımsız bölümün 04.08.2006 tarihinde davacı adına tahsis edildiği, davacının davalı kooperatife ortaklığa dayalı borcunun bulunmadığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütlerin başka resmi bir şekil aranmaksızın muteber olması ve tahsis tarihinde ortaklar tarafından satın alınmış sayılması düzenlemesi gereğince dava konusu bağımsız bölümün davalı kooperatif adına tapudaki kaydının yolsuz tescil niteliğinde olduğu, mülkiyet hakkının doğumunun sebebe bağlı bir hukuki işlem olması, buna bağlı olarak mülkiyet hakkının ancak tescil ile doğabileceği, yolsuz tescile dayalı olarak oluşan şekli kayda dayanarak haciz şerhi konulmasının davacının durumunu ağırlaştırıcı nitelikte olması nedeniyle yolsuz kayda dayalı olarak konulan haciz şerhinin tapunun asıl sahibi davacı yönünden geçerli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölüm üzerindeki davalı SGK haczinin kaldırılmasına ve davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı SGK vekili temyiz etmiştir.
Dava, haciz şerhi kaldırılarak, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile davacı üye adına tesciline dair verilen hüküm bölümü kesinleşmiştir. Dosya kapsamından davacının 04.08.2006 tarihinde üyeliğini dava dışı O.C..’dan devraldığı, bu üyeliğe ilişkin B Blok 14 nolu dairenin kat irtifakının 06.03.2000 tarihinde kooperatif adına tesis edildiği, davalı SGK tarafından kooperatifin borcundan dolayı 30.01.2009 tarihinde tapuya haciz şerhi konulduğu anlaşılmıştır.
Kooperatifçe bir dairenin tahsisi ortağa şahsi hak kazandırmakta olup, kooperatifin tapuda kendisi adına kayıtlı olan dairenin tapu devrini ortağı üzerine yapmaması kendi adına olan tescilin yolsuz olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle mahkemenin bu yöndeki kabulünde isabet bulunmamaktadır. TMK’nın 1022. maddesinde; “Ayni haklar kütüğe tescil ile doğar” denildikten sonra aynı Yasa’nın 705. maddesinde de tescilden önce mülkiyetin kazanılabileceği haller “Miras, Mahkeme Kararı, Cebri icra, İşgal, Kamulaştırma halleri ile Kanunda öngörülen diğer haller” olarak belirtilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda, kooperatif üyelerine mülkiyetin, kur’a çekimi ile geçeceğine ilişkin bir düzenleme olmadığı gibi, TMK’nın 705. maddesinde öngörülen diğer istisnai haller (tescilsiz iktisap halleri) de bulunmaması halinde, konut yapı kooperatiflerinde kur’a çekimi ile mülkiyetin kooperatif üyesine tescilsiz geçeceğinin kabulü de mümkün değildir. Taşınmazın davacı ortağa tahsisi mülkiyeti geçiren bir işlem olmayıp kooperatifle olan iç ilişkide bir hak bahşeder ve koşuları oluştuğunda kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı verir. Taşınmaz tapusunun ortak üzerine geçirilmesine kadar da taşınmaz kooperatif mülkiyetinde olacağından ve bu tescil yolsuz tescil olmadığından koooperatifin gerçek alacaklılarının haciz tarihinde borçlu kooperatifin adına kayıtlı taşınmaz üzerinde haciz uygulattırmaları ve borcun ödenmemesi üzerine satış istemeleri yasal bir işlemdir.
Somut olayda, davalı SGK’nın haciz tarihinde davalı kooperatif adına kayıtlı konut üzerine koydurduğu haciz şerhi ile kazandığı hakkın terkinini aynı taşınmaz üzerinde şahsi hakkı bulunan davacı sağlayamamalıdır. Bu durumda, mahkemece haciz şerhinin kaldırılması yönündeki talebin reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı SGK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı SGK yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
…/…
S.3.
ESAS NO : 2013/7737
KARAR NO : 2014/1156
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı vekili, müvekkilinin 04.08.2006 tarihinde davalı kooperatife üye olduğunu, kooperatife hiçbir borcu bulunmadığını, kendisine tahsis edilen 6 no’lu bağımsız bölüm üzerinde kooperatifin hiç bir hakkı olmadığı halde adına tescil ettirdiği ve diğer davalı Sosyal Güvenlik Kurumun’ca taşınmaz üzerine haciz konulduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini ve taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu bağımsız bölümün 04.08.2006 tarihinde davacı adına tahsis edildiği, davacının davalı kooperatife ortaklığa dayalı borcu bulunmadığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütlerin başka resmi bir şekil aranmaksızın muteber olması ve tahsis tarihinde ortaklar tarafından satın alınmış sayılması düzenlemesi gereğince dava konusu bağımsız bölümün davalı kooperatif adına tapudaki kaydının yolsuz tescil niteliğinde olduğu, mülkiyet hakkının doğumunun sebebe bağlı bir hukuki işlem olması, buna bağlı olarak mülkiyet hakkının ancak tescil ile doğabileceği, yolsuz tescile dayalı olarak kurulan şekli kayda dayanarak haciz şerhi konulmasının davacının durumunu ağırlaştırıcı nitelikte olması nedeniyle yolsuz kayda dayalı olarak konulan haciz şerhinin tapunun asıl sahibi davacı yönünden geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölüm üzerindeki davalı SGK haczinin kaldırılmasına ve davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı SGK vekili temyiz etmiştir.
Dava; Haciz şerhinin kaldırılarak, tapu iptali tescil istemidir.
Tapu iptali tescil yönünden temyiz olmamakla bu yöne ilişkin hüküm kesinleşmiştir. SGK’nın temyizi yönünden ise, sayın çoğunluk; davalı SGK’nın tapu kaydına dayalı ayni hakkının davacının şahsi hakkından daha üstün nitelikte olduğundan SGK’nın haciz şerhi ile kazandığı hakkın terkini olanaksızdır. Bu davada haciz şerhinin kaldırılması yönündeki talebin reddi gerekir gerekçesi ile Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyiz talebinin kabulü ile kesin bozma yapılmıştır.
Dosya kapsamında mevcut kooperatifin 27.09.2009 tarihli genel kurulun 6. maddesinde kooperatifin SSK’ya olan borcu 15.600 TL olarak belirlenmiş sürekli faiz geldiğinden en kısa zamanda ödenmesi genel kurulca oybirliğince kabul edilmiştir.
Yine davacının Trabzon SGK İl Müdürlüğü’nce başvurusu üzerine verilen cevabi yazıda davalı kooperatifin kuruma olan borcundan dolayı 30.01.2009 tarihinde taşınmaza haciz konulduğu 6111 sayılı Yasa gereği borç yapılandırılarak 18 ay süre ile taksitlendirildiği ve taksitlerin ödendiği haczin kaldırılabilmesi için taksitlendirme öncesi mevcut 17.989,83 TL borç kadar rehin, ipotek banka teminat mektubu verilmesi veya başvuru sırasında peşin ödeme yolunun tercih edilmesi halinde haczin kaldırılabilceği 28.11.2011 tarihinde bildirilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yazıları karşısında kooperatif genel kurulunun oybirliği ile aldığı kararla borcun yapılandırıldığı ve ödenmeye başladığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; Mahkemece öncelikle davalı kuruma ve kooperatife yazılacak müzekkereler ile borcun bitip bitmediği, varsa borç miktarının belirlenmesi, davacının haczin kaldırılması talebi doğrultusunda haczin kaldırılması için gerekli bedeli ödemeyi isteyip istemeyeceği yolunda beyanı alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi HMK’nın 31. maddesinde yer alan hakimin davayı aydınlatma görevi ve usul ekonomisine daha uygun olacağı kanaati ile sayın çoğunluğun kesin bozma görüşüne katılınmamış bu yönlerde araştırma yapılmak üzere eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi nedeni ile bozulması gerektiği karşı oy olarak düşünülmüştür.
…/…
S.4.
ESAS NO : 2013/7737
KARAR NO : 2014/1156
Kabule göre de davalı kooperatif 08.12.2009 tarihi itibariyle tasfiyeye girmiş olup, davada kooperatifin bu sıfatı belirtilerek, tasfiye memurları atanmış ise isimleri belirlenerek tebligatın tasfiye memurlarına yapılması veya yönetim kurulu bu görevi yürütüyor ise kooperatif adına bu yetkililere tebligat yapılmak gerekirken bu usule uyulmadan Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebligat yapılması da doğru olmamıştır. 18.02.2014.
Üye
Suna TÜRE
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2012
NUMARASI : 2011/647-2012/399
DAVACI : İrfan Baş Vek. Av. Erdal Baş
DAVALILAR : 1- Sosyal Güvenlik Kurumu Vek. Av. Başak Karakuş
2- T.H.S.S. Silahan Konut Yapı Kooperatifi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı SGK vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline tahsisli B/Blok 14 no’lu bağımsız bölümün devir şartları oluştuğu halde davalı kooperatifçe halen müvekkiline devredilmediğini, halihazırda davalı kooperatif adına bulunan kaydın yolsuz olduğunu ve aslında müvekkiline ait bu bağımsız bölüm üzerine diğer davalı SGK tarafından davalı kooperatifin borcundan dolayı işlenen haczin de bu nedenle usulsüz olduğunu ileri sürerek, dava konusu bağımsız bölümün üzerindeki davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun haczinin kaldırılmasını ve davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı SGK vekili, davanın reddini savunmuş, davalı kooperatif davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu bağımsız bölümün 04.08.2006 tarihinde davacı adına tahsis edildiği, davacının davalı kooperatife ortaklığa dayalı borcunun bulunmadığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütlerin başka resmi bir şekil aranmaksızın muteber olması ve tahsis tarihinde ortaklar tarafından satın alınmış sayılması düzenlemesi gereğince dava konusu bağımsız bölümün davalı kooperatif adına tapudaki kaydının yolsuz tescil niteliğinde olduğu, mülkiyet hakkının doğumunun sebebe bağlı bir hukuki işlem olması, buna bağlı olarak mülkiyet hakkının ancak tescil ile doğabileceği, yolsuz tescile dayalı olarak oluşan şekli kayda dayanarak haciz şerhi konulmasının davacının durumunu ağırlaştırıcı nitelikte olması nedeniyle yolsuz kayda dayalı olarak konulan haciz şerhinin tapunun asıl sahibi davacı yönünden geçerli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölüm üzerindeki davalı SGK haczinin kaldırılmasına ve davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı SGK vekili temyiz etmiştir.
Dava, haciz şerhi kaldırılarak, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile davacı üye adına tesciline dair verilen hüküm bölümü kesinleşmiştir. Dosya kapsamından davacının 04.08.2006 tarihinde üyeliğini dava dışı Olgun Cana’dan devraldığı, bu üyeliğe ilişkin B Blok 14 nolu dairenin kat irtifakının 06.03.2000 tarihinde kooperatif adına tesis edildiği, davalı SGK tarafından kooperatifin borcundan dolayı 30.01.2009 tarihinde tapuya haciz şerhi konulduğu anlaşılmıştır.
Kooperatifçe bir dairenin tahsisi ortağa şahsi hak kazandırmakta olup, kooperatifin tapuda kendisi adına kayıtlı olan dairenin tapu devrini ortağı üzerine yapmaması kendi adına
…/…
S.2
ESAS NO : 2013/7737
KARAR NO : 2014/1156
olan tescilin yolsuz olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle mahkemenin bu yöndeki kabulünde isabet bulunmamaktadır. TMK’nın 1022. maddesinde; “Ayni haklar kütüğe tescil ile doğar” denildikten sonra aynı Yasa’nın 705. maddesinde de tescilden önce mülkiyetin kazanılabileceği haller “Miras, Mahkeme Kararı, Cebri icra, İşgal, Kamulaştırma halleri ile Kanunda öngörülen diğer haller” olarak belirtilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda, kooperatif üyelerine mülkiyetin, kur’a çekimi ile geçeceğine ilişkin bir düzenleme olmadığı gibi, TMK’nın 705. maddesinde öngörülen diğer istisnai haller (tescilsiz iktisap halleri) de bulunmaması halinde, konut yapı kooperatiflerinde kur’a çekimi ile mülkiyetin kooperatif üyesine tescilsiz geçeceğinin kabulü de mümkün değildir. Taşınmazın davacı ortağa tahsisi mülkiyeti geçiren bir işlem olmayıp kooperatifle olan iç ilişkide bir hak bahşeder ve koşuları oluştuğunda kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı verir. Taşınmaz tapusunun ortak üzerine geçirilmesine kadar da taşınmaz kooperatif mülkiyetinde olacağından ve bu tescil yolsuz tescil olmadığından koooperatifin gerçek alacaklılarının haciz tarihinde borçlu kooperatifin adına kayıtlı taşınmaz üzerinde haciz uygulattırmaları ve borcun ödenmemesi üzerine satış istemeleri yasal bir işlemdir.
Somut olayda, davalı SGK’nın haciz tarihinde davalı kooperatif adına kayıtlı konut üzerine koydurduğu haciz şerhi ile kazandığı hakkın terkinini aynı taşınmaz üzerinde şahsi hakkı bulunan davacı sağlayamamalıdır. Bu durumda, mahkemece haciz şerhinin kaldırılması yönündeki talebin reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı SGK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı SGK yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.