Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7660 E. 2014/867 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7660
KARAR NO : 2014/867
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2013
NUMARASI : 2011/126-2013/236

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait işyerinde 19.06.2009 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri tarafından şirket içinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden yapılan inceleme sonucunda bir takım eksiklikler tespit edilerek, 22.06.2009 tarihli ve NE/67 sayılı rapor düzenlenmesi üzerine, rapordaki eksikliklerin giderilmesi konusunda davalı ile anlaşıldığını ve hizmet bedelinin ödendiğini, yapılan 2. teftiş sırasında tutulan tutanakla bu eksikliklerin giderilmediğinin tespiti ile 8.960,00 TL idari para cezası kesildiğini, davalının edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğinden, müvekkilinin idari para cezasını ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, ödedikleri bu para cezasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; 1. teftişten sonraki eksikliklerin giderilmesi konusunda taraflar arasında yapılan anlaşmaya uygun hizmetin davalı tarafça ifa edilmemesi nedeniyle 2. teftiş sonrasında davacı tarafça idari para cezası ödenmek zorunda kalındığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 8.960,00 TL ‘nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım akdine uygun edim ifası yapılmadığı iddiasıyla ödenmek zorunda kalınan idari para cezasının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 266/1. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmünü içermektedir. HMK’nın 281 ve 282. maddeleri hükümlerinde de hakimin bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe takdir edeceği, ancak bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama isteyebileceği gibi, başka bir bilirkişiden rapor alabileceği öngörülmüştür.
Somut olayda, dosya kapsamından, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyenin “hukukçu-aktüer” sıfatını taşıdığı ve uyuşmazlığın çözümünde özel veya teknik bilgiye sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, HMK’nın 268. maddesinde bilirkişilerin görevlendirilmesinde izlenecek usule uyulmadan bilirkişi seçimi yapıldığı gibi, bu konuda davacı tarafça raporu düzenleyenin iş güvenliği uzmanı olmadığı ve hukukçu sıfatına sahip kişi tarafından bilirkişi raporu düzenlenemeyeceği noktasında ileri sürülen itirazın hangi nedenle reddedildiği gerekçede karşılanmamıştır. Öte yandan, rapora davacı tarafça açıklamalı ve kapsamlı bir itiraz dilekçesi sunulmuş ve fakat mahkemece, ek rapor alınmadığı gibi, neden ek rapor alınması yoluna gidilmediği de usulüne uygun bir şekilde gerekçede açıklanmamıştır.
Taraflar arasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri tarafından yapılan denetim sonucu düzenlenen 22.06.2009 tarihli ve NE/67 sayılı rapordaki eksikliklerin giderilmesi konusunda sözleşme yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı tarafça sözleşmeden kaynaklanan borcun yerine getirildiğinin savunulması ve özellikle mahkemece, işin çözümünde teknik veya özel bilginin gerekliliği sonucuna varılmış ve bilirkişiden rapor alınması gerekli görülmüş olması karşısında mahkemece, davacı işyeriyle ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca düzenlenen 22.06.2009 tarihli ilk rapor getirildikten sonra, HMK’nın 268. maddesine uygun şekilde iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi heyeti seçilerek, daha önceki rapora itirazları da karşılayacak, tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri çerçevesinde 22.06.2009 tarihli ve NE/67 sayılı rapordaki eksikliklerin giderilmesi kapsamında davalının yüklendiği edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirip getirmediği hususunda açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınıp, oluşacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.