YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7613
KARAR NO : 2014/462
KARAR TARİHİ : 27.01.2014
MAHKEMESİ : Sincan Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2012/384-2013/182
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. … ile davacı vekili Av. E.. E.. gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin üyesi olduğu davalı kooperatiften istifa ettiğini, müvekkilinin çıkma payı alacağının tahsili için girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kooperatifin 56 üyesinden 26’sının istifa ettiğini, maddi sıkıntıya giren kooperatifin 15.04.2012 tarihli genel kurulunda ödemelerin ertelenmesi kararı alındığını, istifa tarihi itibariyle davacının 4.116,00 TL gecikme cezası üzerinde kooperatifin hapis hakkı olduğundan bu miktar mahsup edilmek suretiyle davanın reddedilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine ve tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 15.04.2012 tarihli genel kurulda geçerli bir erteleme kararı bulunmadığı, davacı alacağının 15.05.2012 tarihinde muaccel hale geldiği ve davalının itirazının haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının vaki itirazının iptaline ve takip konusu miktar üzerinden % 20 oranında hesap edilen icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, çıkma payı alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstifa eden veya ihraç edilen ortakların yükümlülükleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesine kıyasen, istifanın veya ihracın kesinleşmesine kadar devam
edeceğinden, davacının bu tarihe kadar parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir.
Davalı kooperatif vekili savunmasında, davacının ihracının kesinleştiği tarihe kadar edimlerini zamanında yerine getirmemesi nedeniyle gecikme cezası borcu olduğunu belirterek, davacı alacağından buna ilişkin tutarın mahsubunu istemiştir.
Bu durumda mahkemece, bilirkişiye kooperatif kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak, TBK’nın 120/2. maddesinde belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasının aşılamayacağı hususu da gözetilerek, davacının istifasının kesinleştiği tarihe kadar genel kurul kararlarına göre aidatların süresinde ödenmemesinden kaynaklanan gecikme cezası miktarlarının belirlenmesi amacıyla ek rapor alınıp, davalının mahsup savunması doğrultusunda varsa gecikme cezası borçlarının davacının çıkma payı alacağından mahsup edilmesi suretiyle, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının bu hususa ilişkin itirazları değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.01.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı kooperatif istifa eden ortağından istifa öncesi ortaklık aidatlarının geç ödenmesi nedeniyle oluşan gecikme zammının alacaktan mahsubunu talep etmektedir. Mahkemece dava kabul edilmiş sayın çoğunluk istifa öncesi oluşan gecikme zammının alacaktan mahsubu gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum çünkü;
Kooperatiflerde genel ilkelerden biri açık kapı ilkesidir. Şartları uygun olan gerçek ve tüzel kişilerin kooperatiflere üye olmasına nasıl engel olunamazsa çıkmalarına da hiçbir şekilde engel olunamaz. Maddi güçlüğe düşerek kooperatiften istifa edecek ortaktan istifa öncesi doğmuş aidat borçlarının ödenmesini istemek bu ilkenin önüne konulacak bir engeldir.
İlke olarak, istifa eden veya ihraç edilen ortakların yükümlülükleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesine kıyasen, istifanın veya ihracın kesinleşmesine kadar devam edeceğinden, davacının bu tarihe kadar parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir ise de, bu hükmün esasen sonradan ihraç kararını iptal ettirerek yeniden ortaklığa dönen, diğer bir anlatımla ortaklık ilişkisi ile hak ve yükümlülükleri devam eden ortaklar için geçerli olduğunun, ortaklıktan istifası ya da ihracı kesinleşen ve bu nedenle hak ve yükümlülükleri sona eren ortaklar için uygulanamaması gerektiğinin kabulü icap eder.
Kooperatifler Kanunu’nun 27/son cümlesi; ”ortaklığın düşmesi, alakalının anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçların yok olmasını gerektirmez” hükmünü içerir.
Bu hüküm yapı kooperatiflerinin dışında kredi ve mal veren kooperatifler için uygulanacak bir hükümdür, Yargıtay Onursal 11. Hukuk Dairesi Başkanı …. Uygulamalı Kooperatifler Hukuku kitabında bu maddenin açıklamasında aynen ”ortağın kooperatiften ayrılması sonucu ve özellikle yapı kooperatiflerindeki inşaat bedeline ilişkin borçların devam etmemesi gerekir. Çünkü çıkarılan ortağa mesken verilmeyecektir. Fakat ortak kredi alarak borçlanmış yahut kooperatiften çeşitli mallar almış ve bu mallar nedeniyle borçlanmışsa bu borçlar sona ermez” açıklamasını yapmıştır.
Bu açıklamadan yola çıkıldığında yapı kooperatiflerinde mesken verilmeyecek (kooperatiften çıkan ve çıkarılan) ortaktan inşaat maliyetine ilişkin aidatın istenmesi mümkün görülmemektedir.
Kooperatiften çıkan ve çıkarılan ortağa, Kooperatifler Kanunu’nun 17, anasözleşmenin 15. maddesi ve Yargıtay uygulamaları doğrultusunda çıktığı yılın bilançosuna göre sadece ödediği aidatların faizsiz toplamından bilançoya göre o yılın masraflarından ortağa düşen miktar düşüldükten sonra kalan miktar ödenecektir. Halbu ki istifa öncesi aidattan sorumlu tutulan ortak aidatla birlikte her ay itibariyle temerrüt faizinden de (BK 120 m.) sorumlu tutulacaktır.
Taraflar arasındaki sözleşme sona ermiş tasfiye aşamasına girmiştir. Çıkan veya çıkarılan ortak kooperatiften hiçbir fayda elde etmeyecek, kendisine mesken verilmeyecek, ödediği aidatın faizini almayacak, kâr payı talep edemeyecektir. Kooperatif, ortağından faiziyle birlikte ödemediği aidatları isteyecek ve bunu faizsiz olarak iade yükümü altına
girecektir. Böyle bir kabul hakkaniyet ve kooperatifin kazanç amacı gütmemesi ilkeleriyle bağdaşmaz.
Tüm bu hususlar nazara alındığında kooperatif ile ortaklık bağı kesilen ve kooperatiften alacaklı hale gelen davalının istifa öncesi aidat ve faizinden sorumlu tutulması bu bağlamda faizin çıkma payı alacağından mahsup edilmesi kooperatiflerde hakim olan ”açık kapı”, ”kâr amacı gütmeme” ilkeleriyle hukukun temel prensiplerinden olan “hakkaniyet” ilkesiyle bağdaşmadığından sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum, kararın onanması görüşündeyim.