Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7567 E. 2014/1364 K. 26.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7567
KARAR NO : 2014/1364
KARAR TARİHİ : 26.02.2014

MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2012
NUMARASI : 2010/223-2012/377

Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, taraflar arasında, davalıya ait bazı yerlerdeki trafo merkezlerinin işletilmesi konusunda hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında davalıya 52.200,00 TL bedelli kesin teminat mektubu verildiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında yüklendiği edimlerini yerine getirdiğini ve işin sona erdiğini, ancak davalının haksız gerekçeyle teminat mektubunu paraya çevireceğini bildirdiğini, oysaki teminat mektubunun paraya çevrilmesi için sözleşmede öngörülen koşulların oluşmadığını ileri sürerek, söz konusu teminat mektubunun paraya dönüştürülemeyeceğinin tespiti ile davalının teminat mektubuna yaptığı saldırının (muarazanın men’i-paraya dönüştürme işlemi) önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, işin bitiminde çalıştırdığı personelden, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve başkaca bir alacakları bulunmadığına dair imzalı belge alarak müvekkili kuruma tevdi etmediğini, bu durumda ödenmemesi gereken son hak ediş bedeli, işçilerin bu tür alacaklarını karşılamaya yeterli bulunmadığından teminat mektubunun paraya çevrilmesi yoluna gidilmesinin işin gereği olduğunu, işçilerin son iki aylık maaşları davacı tarafından ödenmediğinden son hak edişin müvekkilince doğrudan işçilere ödendiğini, davacı firmanın beş yıllık süre içerisinde uyması gereken kurallara uymadığını, çalışan işçilerin maaşlarını zamanında ödemediğini, SGK primlerini zamanında yatırmadığını, teminat mektubu yükümlülüğünden kurtulur ise personelin kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının riske gireceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmenin 13.2.13. maddesindeki; “Yüklenici işin bitiminde çalıştırdığı tüm personelden kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve başkaca bir alacağının olmadığına dair, imzalı bir belge alarak teşekküle tevdi edecektir. Aksi takdirde yüklenicinin son istihkakı ödenmeyecektir.” hükmü gereği, davacının ilgili belgeleri davalıya vermediği anlaşıldığından, teminat mektubunun davalı elinde kalmasında sözleşmeye ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin “Kesin Teminat ve Ek Teminatın Geri Verilmesi Başlıklı” 12.3 maddesi; “İşin, sözleşmeye ve ihale dökümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı teşekküle herhangi bir borcunun olmadığı teşekkülce tespit edildikten sonra, Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan alınan ilişiksiz belgesinin teşekküle verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı, varsa garanti süresi dolduktan sonra, yüklenicinin ilgili bankasına veya kendisine iade edilir.” hükmünü içermektedir. Bu hükme göre teminat mektubunun iadesi için sadece SSK’dan alınacak ilişiksiz belgesinin sunulması yeterli olmayıp, yüklenicinin bu işten dolayı teşekküle (davalıya) herhangi bir borcu olmadığının teşekkülce tespit edilmiş olması da gerekmektedir. Dosya kapsamından dava dışı işçi C. Y.. tarafından taraflar aleyhine bir takım işçi alacaklarının tahsili amacıyla dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalının elinde tuttuğu teminat mektubu, ilk talepte ödeme kaydını havi, kesin nitelikte bir mektuptur. İlk talepte ödeme kaydını havi banka teminat mektuplarında banka, muhatabın talebi üzerine herhangi bir itirazda bulunmadan ve muhatabın teminat mektubuna dayanarak talepte bulunma hakkının olduğunu ispat etmesine gerek kalmadan ödeme yapmayı taahhüt etmektedir. Kural olarak bu tür teminat mektuplarında banka, yalnızca şekli manada inceleme yapma yetkisini haiz olup, esasa ilişkin herhangi bir inceleme yapma hak ve yetkisini haiz değildir. Bu sebeple bu tür banka teminat mektuplarının esas itibariyle muhatap lehine olduğu kabul edilmekte olup, banka, lehdarın her uyarısını değil, likit delillere dayanan uyarısını dikkate almak zorundadır.
Davacı tarafça sözleşme ile birlikte davalıya verilen süreli teminat mektubunun, hiç bir koşula bağlı kalmaksızın, ilk yazılı başvuru üzerine derhal ve gecikmeksizin nakde çevrilebilir nitelikte olduğu ve mahkemenin 23.06.2010 tarihli ara kararının 1-c bendi uyarınca davacı tarafından sunulan 25.06.2010 tarihli aynı bedelli teminat mektubunun da koşulsuz ve ilk yazılı talep üzerine bankaca ödenmesinin taahhüt edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının esasen bu tür teminat mektubunun iadesini davalıdan talep etme koşulları bulunmadığına ve dava dilekçesinde de bu yönde bir isteme yer verilmediğine, teminat mektubunun iadesini istemediğini temyiz dilekçesinde de açıkladığına göre, bu nitelikte olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği anılan teminat mekbununun paraya çevrilemeyeceğinin tespitini ve bunun önlenmesini de talep edemeyeceği açıktır.
Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.