Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7428 E. 2014/457 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7428
KARAR NO : 2014/457
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

MAHKEMESİ : Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2011/147-2013/182

Taraflar arasındaki üyelik tespiti, tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin Alanya 5. Noterliği’nin 17.06.2002 tarih 4158 yevmiye numaralı sözleşmesi ile Ü. Ş. ait davalı kooperatifteki hisseyi 100,00 TL bedelle devraldığını, hisse sahibi eşi M.. Ş..’in 1997 yılında vefat etmesi üzerine oğulları tarafından hissenin kullanıldığını, ayrıca Alanya 5. Noterliği’nin 12.07.2002 tarih 5019 yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile de Mevlüt’ün diğer mirasçılarından da hisseyi devraldığını, tüm üyelik koşullarını yerine getirmesine rağmen davalı kooperatif tarafından üyeliğe kabul edilmediğini, 04.09.2002 ve 10.01.2011 tarihli ihtarnamelere rağmen sonuç alamadığını ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin tespitine ve kooperatif kayıtlarına tesciline, kooperatif hissesinin devralındığı tarihten itibaren uğramış olduğu maddi kaybın yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının üyeliği devraldığını ileri sürdüğü Ü. Ş. kooperatifte herhangi bir ortaklığı bulunmadığını, davacının hisse devraldığını bildirdiği Ü. Ş. eşi olan M.. Ş..’in kooperatif ortağı olduğunu, ancak mirasçılarının kooperatif anasözleşmesinin 16. maddesine göre 3 ay içerisinde temsilci tayin edip kooperatife bildirmediğinden ortaklığının ölüm ile son bulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatif üyesi M.. Ş..’in 22.06.1994 tarihinde öldüğü, ölüm tarihinden sonra 3 aylık sürede mirasçıların kooperatife herhangi bir başvurusunun bulunmadığı, kaldı ki 20.11.2001 tarihinde M.. Ş..’in kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına karar verildiği, davacının ise 12.07.2002 ve 17.06.2002 tarihlerinde M.. Ş..’in mirasçılarından hissesini satın aldığı, satın aldığı tarihte M.. Ş..’in kooperatifte üye olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında “Ortağın ölümü ile ortaklık sıfatı sona erer. Anasözleşmede gösterilecek şartlarla, ölen ortağın mirasçılarının kooperatifte ortak olarak kalmaları sağlanabilir.” hükmüne; kooperatif anasözleşmesinin 16.maddesinde ise “Ölen ortağın kanuni mirasçılarının üç ay içinde temsilci tayin ederek kooperatife bildirmeleri halinde, ortaklık hak ve yükümlülükleri kanuni mirasçıları lehine devam eder. Mirasçıların temsilci tayin etmemeleri veya ortaklığa devam
etmek istememeleri halinde, ölen ortağın alacak ve borçları 15. madde hükümlerine göre tasfiye edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, anılan yasa ve anasözleşme hükümleri ile getirilen düzenlemenin amacı ve özü gözetildiğinde davalı kooperatifçe ölüm olayının kooperatife bildirildiği tarihte, ölen ortağın mirasçıları ve adresleri ayrı ayrı belirlenip mirasçıların anasözleşmenin 16. maddesi uyarınca temsilci tayin edip bildirmeleri ve ortaklığa devam edip etmeyecekleri konusunda uyarılmaları gerektiğinden, mirasçıların kendiliklerinden harekete geçmedikleri gerekçesiyle, ortaklık sıfatının düştüğü kabul edilemez. Bu nedenle, mahkemenin M.. Ş.. mirasçılarının harekete geçmediği gerekçesiyle ortaklık sıfatının düştüğü yolundaki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Buna bağlı olarak da yazılı olarak mirasçılara tebliğ edilmediği anlaşılan ölü ortak M.. Ş..’in 20.11.2001 tarihinde kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin işlem de geçerli değildir. Bu nedenle M.. Ş.. mirasçılarının tamamının ortaklık paylarını 2002 yılında davacıya devrettiklerinin kabulü gerekir.
Ancak, davacı tarafça ortaklığın devralındığı 2002 yılında, 04.09.2002 tarihli ihtarnameyle kooperatif ortaklığının devralındığı bildirilerek, ortaklık haklarının tanınmasının istenildiği, davalı kooperatifçe anılan ihtarnemeye verilen 10.09.2002 tarihli cevapta talebin kabul edilmediği, bu tarihten sonra davacı tarafından 10.01.2011 tarihinde aynı taleplerle ikinci ihtarnamenin çekildiği ve daha sonra işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Davacı tarafından ortaklığın devralındığı ve buna bağlı olarak ortaklık haklarının tanınması talepli ilk ihtarnamenin keşide edildiği 2002 tarihinden itibaren yaklaşık 9 sene hiçbir hak talebinde bulunulmamasının, ortaklık hakkından zımnen vazgeçtiği, bu durumun benimsendiği ve açılan davanın TMK’nın 2. maddesi hükmündeki iyiniyet kurallarına uymadığı sonucuna varılmalıdır. Mahkemece, bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK’nın 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle, sonucu itibariyle doğru olan kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.