Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7279 E. 2014/386 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7279
KARAR NO : 2014/386
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2011/233-2013/102

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline ait bina ve işyerlerinin temizlik işlerinin gördürülmesi için yapılan ihaleler sonucunda davalı şirketler ile sözleşmeler imzalandığını, dava dışı işçi A.N. G. müvekkiline bağlı işyerlerinde aralıksız çalıştığınından bahisle işçi hak ve alacaklarının tahisili istemine ilişkin Adana 3. İş Mahkemesi’nin 2006/306 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın kabulüne karar verildiğini, yapılan icra takibi neticesinde hükmedilen alacağın müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürerek, 22.608,41 TL’nin dava dışı işçinin çalıştırdıkları sürelerle orantılı olarak davalılardan yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı C… Tem. İnş . Ltd. Şti. vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ihtilafın çözüm yerinin iş mahkemesi olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, istem halinde dosyanın Adana İş Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, asıl işveren sıfatıyla işçiye ödenen işçilik alacaklarının aralarındaki hizmet alım sözleşmelirine dayalı olarak alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir
Dava dışı işçinin davacı asıl işveren ile son alt işveren davalılar aleyhine açtığı işçilik alacaklarının tahsili davası sonucu hüküm altına alınan miktarlar davacı asıl işveren tarafından ödenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/b bendinde ” Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş
için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanun’dan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı asıl işveren anılan madde hükmüne dayalı sorumluluğu nedeniyle dava dışı işçiye tazminat ödemiş ise de, davacının bu tazminattan sorumluluğu, anılan yasa maddesine göre işçilere karşı olan bir sorumluluk olup, taşeron ile asıl işveren arasındaki birbirlerine karşı olan sorumluluğu içermeyen anılan düzenlemenin dava konusu olaya uygulanması mümkün değildir. Bu bakımdan mahkemece, uyuşmazlığın davacı ile davalı şirketler arasındaki temizlik hizmet alım sözleşmeleri hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği ve mahkemenin görevli olduğu gözönünde bulundurularak, uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Kabule göre; HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 114/1-c ve madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın anılan 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan 1086 sayılı HUMK’nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7. ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında ” dava dilekçesinin görev yönünden reddine ” ibarelerine yer verilerek, yazılı şekilden hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.