Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7271 E. 2014/583 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7271
KARAR NO : 2014/583
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2012/230-2013/312

Taraflar arasındaki iflas davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin 26.02.2008 tarihli Şekerbank Edirne Şube Müdürlüğü’nün 0000055 nolu 38.200,00 TL tutarlı karşılıksız çek bedeli kadar davalı şirketten alacaklı olduğunu, borçlunun icra takibinin dayanağı olan çekteki imzanın kendisine ait olmadığını öne sürmüş ise de, İcra Mahkemesinde imzanın şirket ortağına ait olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, davalının itirazının kaldırılmasına ve borçlunun iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip konusu çekin sahte ve keşideci imzasının da müvekkiline ait olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, çekteki imzanın davalı şirket temsilcisine ait olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir çek kaydı bulunmadığı, davacı şirket ticari defterlerinde takip konusu çek kaydının bulunduğu, çekin ödendiği davalı tarafça yasal delillerle ispatlanamadığı ve depo emrinin gereği yerine getirilmediği gerekçesiyle itirazın kaldırılmasına ve davalı şirketin iflasına dair verilen karar davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 29.12.2011 günlü, 2011/1811 esas, 2011/2959 karar sayılı ilamı ile “davalı tarafça takip konusu çekteki imzanın şirket temsilcisine ait olmadığının ileri sürülmesine rağmen, birbirini doğrulamayan ve gerekli araştırmayı içermeyen bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeden İcra Hukuk Mahkemesince alınan imzaların şirket yetkilisi M.. Y..’ın eli ürünü olduğu yönündeki rapora değer verilerek, yazılı şekilde, karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 02.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu Şekerbank Edirne Şubesi’nin 26.02.2008 keşide tarihli, 38.200,00 TL tutarlı çek aslında atılı olan imzaların M.. Y.. imza örneklerine uyar gözüktükleri şeklinde görüş bildirildiği, borca itirazı kaldırılan davalıya bozma öncesi depo emri tebliğ edildiği, süresi içinde depo emrinde yazılı borç miktarının depo edilmediği, İİK’nun 158. maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle, davalının itirazının kaldırılmasına, davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 26.02.2008 tarihli ve 38.200,00 TL tutarlı çekle ilgili iflas yolu ile yapılan takip sonucu itirazın kaldırılması ve borçlunun iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 03.05.2011 tarihli ilk karar Dairemizce yapılan inceleme sonucu “çekteki imzanın borçluya ait olup olmadığı hususunda alınan raporların birbirini doğrulamadığı halde imzaların şirket yetkilisi M. Y.eli ürünü olduğu şeklindeki rapora değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu dava konusu çekteki imza incelemesi için MSGSÜ GSF’den alınan bilirkişi raporunda “..dava konusu iki imzanın ikincisinin akışında bir tutulma ve kırılma da görülmektedir. M.. Y.. örneklerinde bu tür bir akış tutulması görülmemektedir. Bu farklılık incelememizde bir tereddüte oluşturmaktadır. Bu farklılaşmanın ve mürekkep izlerindeki akışın optik tarayıcılarla görülmesi gerekir. Tarafımızda bu tür aparatlar olmadığı için davaya konu olan her iki imzanın da bir defada İstanbul Polis Kriminal Laboratuvarı bünyesinde incelenmesi gerektiği” belirtildiği halde, eksiklik tamamlanmadan ve bu doğrultuda imza incelemesi yapılmadan, dosya kapsamına uygun düşmeyen eksik bilirkişi raporuna değer verilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, mahkeme ilamından önce oluşacak duruma göre borç miktarı hesaplanıp buna göre yeni bir depo emri çıkartılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususunda gözardı edilerek bozmadan önceki depo kararına göre karar verilmesi de isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.