Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7259 E. 2014/880 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7259
KARAR NO : 2014/880
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

MAHKEMESİ : Düzce 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2011
NUMARASI : 2009/918-2011/1121

Taraflar arasındaki karşılıklı itirazın iptali, tazminat ve genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde karşı davada davalı vekili ile asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin ortağı olan davalının hakkında yapılan takibe kısmi itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davanın reddini savunmuş; karşı davasında ise, evin kalorifer tesisatı ile ilgili sağlıklı malzemeler kullanılmadığından müvekkilinin evinin su içinde kaldığını, kullanılamaz hale gelen parkeleri, tesisatı değiştirdiğini, boya, badana yaptırdığını, kullanılamaz hale gelen eşyalarını da atmak zorunda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.750,00 TL’nin 02.01.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini ve S.S. B….Yapı Kooperatifi’nin 30.06.2008 tarihli olağan genel kurul toplantısının 8 nolu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ile iptalini talep ve dava etmiştir.
Karşı davada davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; binanın kurulu bulunduğu arsanın bedeli, 24 dairenin 2 ayrı ihale ile yapılan inşaat bedeli, imalat artış fark bedeli, istinat duvarı yapımı, çevre düzeni, çatı tadilat farkı masrafları, kooperatif giderleri(aidat+arsa proje gideri) toplamından davalının maliki olduğu daireye düşen bedelin 57.908,00 TL olduğu, asıl davada davalı – karşı davada davacının itirazının daire başı düşen bedele ve kendisince bu bedele mahsuben yapılan ödemelere ilişkin olmayıp, dairesinde meydana gelen su basma olayı nedeniyle yaptığı masrafların borcundan düşülmemesine ilişkin olduğu, davalı tarafından takip tarihinden sonra itiraz edilmeyen kısım için yapılan ödeme dahil 55.970,00 TL ödeme yapıldığı, 29.07.2007 tarihli genel kurul kararı gereğince 103.200,00 TL fiyat farkını paylarına göre ödemeyen üyelerin 30.05.2007 tarihine kadar ödemesi, ödemeyenlere %5 gecikme zammı uygulanmasına karar verildiği, takip tarihi itibarı ile davalının 122,00 TL faiz borcu bulunduğu, asıl davada davalı- karşı davada davacının dairesinde meydana gelen su basma olayını kooperatif yönetimine ilettiği halde kendisine “sen yaptır, biz senin borcundan düşeriz” şeklinde beyanda bulunulduğu iddia edilmiş ise de bu mahsup ilişkisinin usulünce kanıtlanamadığı, kooperatif anasözleşmesinde tadilat ve bakımın nasıl yapılacağına ilişkin düzenleme yer almakta ise de, buna uygun davranmayan davalı – karşı davacının imalat hatasından kaynaklanan su basma olayı sonrasında oluşan zarardan sorumlu tutulmasını gerektirmediği, zira bu durumun anasözleşmede yer alan ihtiyari tadilat ve bakım kapsamında değerlendirilemeyeceği, dinlenen tanık beyanlarına göre davalı – karşı davacının dairesinde meydana gelen su basma olayının davalı – karşı davacının daireyi kullanmaya başlamasından çok kısa süre sonra meydana geldiği, bu haliyle imalat hatasından kaynaklandığı anlaşılan zararın acilen gideriminin gerektiği, hasar-zarar giderimine ilişkin bedelin kooperatifçe karşılanmasının hakkaniyete uygun düşeceği, imalat farkına ilişkin ödemenin en son hangi tarihte yapılacağı belli olmadığından temerrüt halinin oluşmadığı, bu sebeple temerrüt faizi istenemeyeceği, takibe konu miktarın belirlenmesinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin koşullarının oluşmadığı, davalı-karşı davacı vekilince yok hükmünde sayılması istenilen genel kurul kararına karşı yasal sürede dava açılmadığı gibi, davalı – karşı davacının genel kurul toplantısında muhalif kaldığı kararlara muhalefetini tutanağa geçirtmediği, genel kurulun anasözleşmeye uygun yapıldığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, Düzce 3.İcra Müdürlüğü’nün 2009/365 Esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan kısmi itirazın iptaline, takibin 117,00 TL bakiye inşaat maliyet borcu, 122,85 TL faiz, 2.000,00 TL imalat farkı toplamı üzerinden devamına; karşı davanın kısmen kabulüne, 1.521,72 TL’nin karşı dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı-karşı davacı vekilinin 30.06.2008 tarihli S.S. Burçak Yapı Kooperatifi’nin Olağan Genel Kurul Toplantısının 8 nolu kararının yok olduğunun tespitine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, karşı davada davalı vekili ile asıl davada davalı – karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Taraf vekillerinin karşı davada tazminat talebi ile ilgili kurulan hükme yönelik temyiz itirazları bakımından;
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK’nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2011 yılı için 1.540,00 TL’dir.
Somut olayda, karşı davada davacı vekili 2.750,00 TL tazminatın tahsilini istemiş olup, mahkemece, 1.521,72 TL yönünden talebin kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar, reddedilen ve kabul edilen miktar yönünden taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir. İstemin reddedilen ve kabul edilen kısımları, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, taraf vekillerinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-) Karşı davada davacı vekilinin, karşı davadaki genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ve iptali talebi yönünden kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Karşı dava, 30.06.2008 tarihli genel kurulun 8. maddesinin yok hükmünde olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan Kanun’un 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesi’nde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de Sulh Hukuk Mahkemesince bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.
Somut olayda karşı davada davacı tarafça, genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ile iptali istenilmiş olup, bu davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, davayı yürütme görevinin asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevine girdiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, karşı davada genel kurul kararının yokluğunun tespiti ve iptali isteminin tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesinden sonra, HMK’nın 114/c ve 115/2. maddesi uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3-Asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a-Asıl dava, kooperatif aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra takibinde tahsili istenen alacak kalemleri yokluğunun tespiti ve iptali talep edilen 30.06.2008 tarihli genel kurul kararına dayalı olduğundan, mahkemce, genel kurul kararının iptali ile ilgili davanın kesinleşmesi beklenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile uyuşmazlığın esasının incelenmesi doğru olmamıştır.
b) Bozma nedenine göre, asıl davada davalı vekilinin vekalet ücreti ve faize ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin karşı davada, tazminat talebi ile ilgili kurulan hükme yönelik temyiz istemlerinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle karşı davada davacı vekilinin, (3-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davalı-karşı davada davacı yararına BOZULMASINA, (3-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin vekalet ücreti ve faize ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.