Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7139 E. 2014/694 K. 03.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7139
KARAR NO : 2014/694
KARAR TARİHİ : 03.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2011/1271-2013/281

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının aidat borçlarını zamanında ödemediğini, taşınmazın kooperatif adına kayıtlı olmasından dolayı emlak vergi borcu tahakkuk ettirildiğini ve bu borcun mülk sahiplerinden talep edildiğini, bunun dışında 2005 yılında tel-çit borcu dolayısıyla davalının kooperatife borçlu olduğunu, hakkında Üsküdar 5.İcra Müdürlüğü’nün 2010/6168 Esas sayılı dosyası ile takip yaptıklarını, istenen alacakların genel kurulda alınmış kararlara dayandığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, istenen paranın apartman gideri olduğunu, bu sebeple ticaret mahkemesinin görevsiz bulunduğunu, aidat bedeli, emlak vergisi ve çit bedelinin kanıtlanmadığını, kooperatifçe ödenip ödenmediğinin belli olmadığını ve kendisine tebliğ edilmiş bir kararın da bulunmadığını, kooperatifin üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, hatalı inşaat sebebi ile Üsküdar 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/58 D.İş sayılı dosyası ile zarar tespiti yapıldığını ve aynı mahkemenin 2010/962 Esas sayılı dosyası ile kooperatifin tazminata mahkum edildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının üyesi bulunduğu kooperatife genel kurul kararları gereği 3.490,00 TL asıl alacak, 2.533,70. TL işlemiş faiz olmak üzere 6.023,70. TL aidat borcu, 965,07 TL vergi borcu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, takibin aidat alacağı üzerinden aylık %3, emlak vergisi alacağı üzerinden değişen ve değişecek olan yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, kooperatif ortaklığından kaynaklanan aidat alacağının işlemiş faizi ile birlikte tahsili istemiyle başlatılan icra takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kooperatif ile ortağı arasında parasal yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklarda 818 sayılı BK’nın 126/4. maddesi hükmü gereğince zamanaşımı süresi 5 yıldır. Bu süre borcun muaccel olduğu tarihten başlar. Dava konusu aidat ve işlemiş gecikme faizi olup, kooperatif genel kurulunca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur.
Bu durumda mahkemece, takip konusu alacağın bir kısmının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda takip tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra istendiği ve BK’nın 131. maddesi uyarınca asıl alacak zamanaşımına uğradığı takdirde fer’ilerinin de zamanaşımına uğrayacağı gözönünde bulundurulup, bilirkişiden zamanaşımına uğramayan asıl alacak ve işlemiş gecikme faizi tutarının hesaplanması yönünden ek rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı def’i konusunda ara kararla esas ile birlikte değerlendirme yapılmasına karar verildiği halde, gerekçeli kararda olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmeksizin talep konusu dönemin tamamı üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, zamanaşımına uğramadığı belirlenen alacak yönünden, karar tarihinden önce 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nun 117. ) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği ödeme tarihi kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’ nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’ un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.
Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca şerefiye borcunun ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadırlar.
Somut olayda, dava konusu aidat miktarı ve faiz oranı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davalının aidat borcuna uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faiz oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan yasal düzenleme gözden kaçırılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.