Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7084 E. 2014/607 K. 31.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7084
KARAR NO : 2014/607
KARAR TARİHİ : 31.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2012
NUMARASI : 2011/1380-2012/254

Taraflar arasında görülen sıra cetveline şikayetin sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 10.06.2013 gün ve 2013/3179 Esas, 2013/3945 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi şikayet olunan vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
– KARAR –
Şikayetçi vekili, borçluya ait taşınmaz hissesinin satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde birinci sıraya alınan İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2008/29281 sayılı dosyasından konulan haciz tarihinin, sıra cetvelinde belirtildiği gibi 05.02.1999 olmayıp 16.01.2002 olduğunu, müvekkilinin, alacaklı olduğu İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2000/373 sayılı dosyasından konulan haciz tarihinin ise 04.12.2001 olduğunu, şikayet olunan dosyasına birinci sırada yer verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Şikayet olunan vekili, şikayetçinin haczinin düştüğünü ileri sürerek şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline dair verilen karar, şikayet olunan vekilinin temyiz itirazı üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez, şikayet olunan vekili kararın düzeltilmesini istemiştir.
Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, şikayetçinin haczinin ayakta olması; böylelikle iptal edilecek yeni sıra cetveline girebilecek durumda bulunması gerekir.
Şikayetçi G.. A…’nin alacaklı olduğu dosyadan bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine 04.12.2001 tarihinde konulan haciz, şikayet olunanın haczinden önceki tarihli ise de şikayetçinin 30.04.2003 ve 18.04.2005 tarihli satış talepleri icra müdürünce reddedilmiştir. Şikayetçi bu red kararlarının iptali için icra mahkemesine başvurmadığından belirtilen haczi düşmüştür (HGK. 10.03.2010 gün ve 2010/19-45-140 E.K.; aynı yönde 17.10.2012 gün ve 2012/19-507-722 E.K.). 13.10.2008 tarihli haczi de şikayet olunanın haczinden sonraki tarihlidir. Hal böyle iken, şikayetin reddine karar verilmek gerekirken sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş olması doğru olmayıp, Dairemizin 10.06.2013 gün ve 2013/3179-3945 E.K. sayılı onama kararının da hataya dayandığı anlaşılmış; şikayet olunan vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemiz onama kararının kaldırılarak, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle şikayet olunan vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 10.06.2013 gün ve 2013/3179-3945 E.K. sayılı onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile Karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 31.01.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Şikayetçi tarafından bedeli paylaşıma konu gayrimenkulün haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde satışın talep edilip satış avansının yatırıldığı, icra memuru tarafından henüz satış şartlarının oluşmaması nedeniyle satış talebinin reddine karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece süresinde satış talebinde bulunulduğundan dolayı haczin ayakta olduğunun kabulü ile şikayetin kabulüne karar verilmiştir.
İİK’nun 106. maddesi ”alacaklı haczolunan mal taşınır ise bir sene, taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir.” (6352 sayılı Kanun gereğince 05.07.2012 tarihinden itibaren süreler sırasıyla 6 ay ve 1 yıl olmuştur.)
İİK’nun 59. maddesi ”bir talepte bulunan taraf bununla ilgili masrafları peşin olarak verir.” İİK’nun 110. maddesi ”bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya takip geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar.” hükümlerini içermektedir.
Olayımızda alacaklı tarafından kanuni süre içinde satış istendiği, satış avansının yönetmeliğin 61. maddesinde belirlendiği şekilde para olarak yatırıldığı, satış talebi üzerine icra memuru tarafından ”satış şartları oluşmadığından satış talebinin şimdilik reddine” karar verildiği sabittir.
Sayın çoğunluk icra müdürünün ret kararının şikayet yolu ile icra hakimi huzuruna getirilmemesi nedeniyle satış isteminin geçersiz olduğunu, bu nedenlede haczin düştüğünü kabul etmektedir.
İİK’nun 106. maddesi ile alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak alacaklı tarafından satış talebinde bulunulmuş avans da yatırılmıştır.
Satış talebinin ret gerekçesi henüz satış şartlarının gerçekleşmemesidir. Bu karar ret olarak tezahür etmiş bir tesbittir. İcra müdürü tarafından verilen ret kararı, hakkın özüne zarar verecek nitelikte yorumlanarak, şikayetçi haczinin düşmesine neden olarak gösterilemez.
Sonuç itibariyle İİK’nun 106. maddesi uyarınca iki yıl içinde satış talebinde bulunan, 59. maddesi uyarınca masrafını yatıran alacaklının kanuni gerekleri yerine getirdiğinden haczinin ayakta olduğunun kabulü gerekir. İcra müdürünün, satışın yapılamayacağının tasbiti mahiyetinde kabul edilmesi gereken red kararının, satışın istenmemiş sayılması sonucunu doğurması ve bu bağlamda haczin düştüğünün kabulü hakkın özüne zarar vermektedir.
Kararın bu gerekçelerle onanması görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma yönünde oluşan görüşüne katılamıyoruz.