Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7038 E. 2014/981 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7038
KARAR NO : 2014/981
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : Çanakkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/04/2013
NUMARASI : 2011/305-2013/127

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün katılma yolu ile davalılar vekili ve süresi içinde davacı mirasçıları vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiğini, dairelerin ne şekilde yapılacağının sözleşmede ayrıntılı şekilde düzenlenmesine rağmen sözleşmeye uygun yapılmadığını, müvekkiline düşen dükkanın bodrum hariç 40 m² olması gerekirken bodrumun yapılmadığını ve dükkanın da 40 m² olmadığını, dairelerin 1+1 olması gerekirken sadece 1 oda ve mutfak olarak yapıldığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 60.000,00 TL’nin reeskont faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, inşaatın tamamlanması için bir yıla yakın zaman varken inşaatta eksiklikler olduğu iddiasıyla davacı tarafça tespit yaptırıldığını, belediyeden onay alabilmek için bodrum katın projede sığınak olarak gösterildiğini, daha sonra yapılan yasal düzenleme ile belli metrekareye kadar olan binalarda sığınak zorunluluğunun kaldırıldığını, böylece, teslim tarihine bir yıla yakın süre kaldığından bu sürede davalı tarafından bu eksikliğin giderileceğini, proje tadilatının hazırlandığını ve işyeri alanlarının 40 m² ‘ye çok yaklaştığını, onaylı projeye göre iş yapıldığını, işyerinin projeye aykırı olması halinde belediyenin iskân ruhsatı dahi vermeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; sözleşmeye konu binada, başlangıçta işyeri bodrum katının sığınak olarak yapıldığı, daha sonra işyerinden bodrum kata merdiven ve giriş yeri açılmak suretiyle iniş sağlanarak bodrumun davacıya verilecek 2 no’lu işyerine katıldığı, ancak yüzölçümünün sözleşmeye göre 40 m² olması gerekirken 30,020 m² yapıldığı, bodrum katın yözülçömünün sözleşmede belirlenmediği, yargılama sürecinde davalı şirkete kalan daire ve işyeriyle davacılara verilecek 4 no’lu dairenin iskân ruhsatlarının da alındığı, yapılan inşaatın usulüne uygun olduğu ancak kat yüzölçümüne ve sözleşmedeki hükümlere göre dağıtımda davacılara noksan yer verildiği gerekçesiyle, davacıya fazladan verilen 4 no’lu dairenin alanı düşülmek suretiyle işyeri için metrekare bedeli 1.500,00 TL’den, daireler için 1.000,00 TL’den hesap yapılarak bulunan 21.520,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınmasına karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davacı mirasçıları vekilinin temyiz dilekçesi, davalı vekiline 27.06.2013 günü tebliğ edilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından HUMK’nın 433. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra, 11.07.2013 günü harcı yatırılıp, temyiz kaydı yapılarak, katılma yolu ile temyiz edilmiştir.
01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas,1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında, bu gibi hallerde Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, davalı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı mirasçıları vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Davacı vekili, talep ettiği alacağa reeskont faizi uygulanmasını istediği halde, hüküm altına alınan alacağa yasal faiz yürütülmüştür. 04.12.1984 tarih ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik ile, 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB’nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun’un yasal faizi düzenleyen 1. maddesinde ve bu maddeye atıf yapılan 2/1. maddesinde yer alan reeskont faizi ibaresi 21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Uyuşmazlığın ticari bir işten kaynaklanması nedeniyle davacı tarafından alacağın avans faiziyle birlikte tahsilinin talep edilmesi mümkün iken, 3095 sayılı Yasa’da yapılan değişiklikle kaldırılan ve bu faiz oranından daha düşük seviyedeki reeskont faizi üzerinden istemde bulunulmuş olması karşısında, mahkemenin, reeskont faizi = yasal faiz kabulü, ancak 01.01.2000 tarihi ile 5335 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar doğru yorum tarzı ise de, bu tarihten sonra davacı, yasal faiz oranından daha yüksek, ancak, avans faizinden daha düşük olan bir oranda faiz talebiyle kendisini bağlamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tacir olan davalı şirket ile davacıların murisi olan arsa maliki arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanmış olup, imal ve inşa işini konu alan bu sözleşme, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 12/3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde olduğundan, ticari işlerde davacı 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faizi isteme hakkına sahip ise de, Merkez Bankası’nca yayınlanmaya devam edilen daha az orandaki reeskont faizi istemi ile bağlı olup, alacağa talep doğrultusunda reeskont faizi uygulanması gerekirken, gerekçede ve hüküm fıkrasında ” yasal faiziyle” ibarelerine yer verilmesi doğru olmamış ve hükmün davacı mirasçıları yararına bozulması gerekmiş ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmek ve yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilmesi suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2 a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı mirasçıları vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2 b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının gerekçesi değiştirilmek ve hüküm bölümünün 1. bendinin ikinci satırındaki “yasal” ibaresi çıkartılarak, yerine “reeskont” ibaresi yazılması suretiyle düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.