Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/7001 E. 2014/308 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7001
KARAR NO : 2014/308
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2011/841-2013/728

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının kooperatif ortaklığından kaynaklanan 4.700,00 TL asıl alacak, 348,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.048,86 TL borcunun tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin hiçbir zaman davacı kooperatifin ortağı olmadığını, bir dönem kooperatife yaptığı iş karşılığı kooperatiften daire aldığını, fakat bu daireyi de sonra sattığını, aidat talep edilen dönemlerde kooperatif ortağı olmadığı gibi, dairesinin de bulunmadığını, bu nedenle kooperatife herhangi bir aidat borcu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalının davacı kooperatif üyesi olduğu ispatlanamadığı gibi takip konusu edilen alacağın ait olduğu dönem itibariyle davalının sahibi olduğu 10 no’lu daireyi dava dışı 3. kişiye sattığı ve maliki olmadığı dönemdeki borçlardan sorumlu olamayacağı, bu nedenle davacının üyelik aidat alacağı isteminin yerinde olmadığı, davalının takibe itirazının haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesi’nde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de Sulh Hukuk Mahkemesi’nce bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.
Somut olayda ise, davalı salt ödeme ve benzeri nedenlere dayanarak borçlu olmadığını değil, davacı kooperatifin üyesi olmadığını, kooperatife yaptığı iş karşılığı bir dönem kooperatifte bağımsız bölüm sahibi olduğunu, fakat bu bağımsız bölümü de dava dışı 3. kişiye sattığını, aidat talep edilen dönemde kooperatif ortağı olmadığı gibi kooperatifte bağımsız bölüm sahibi de olmadığını, bu sebeple davacıya borcu bulunmadığını savunduğuna, davacının da üyeler hakkında aidat yükümlülüğü getiren genel kurul kararına dayanmasına göre, davalının borçlu olup olmadığı ve borcun miktarı, ortak olup olmadığının
tespitinden sonra belirlenecektir. Üyeliği konusunda çekişme bulunan davalının hukuki durumunun belirlenmesine yönelik bu dava, salt mal varlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden, görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, mahkemece, çözümü üye olup olmadığının tespitine bağlı bu tür bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, salt mal varlığı hukukuna dayalı olmayan işbu davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak üyelik olgusu ele alınıp, değerlendirilmek suretiyle davalının üye olmadığı ve aidat borcunun bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.