Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/6753 E. 2014/1952 K. 14.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6753
KARAR NO : 2014/1952
KARAR TARİHİ : 14.03.2014

MAHKEMESİ : Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2013
NUMARASI : 2013/236-2013/46

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin üyesi olan müvekkilinin Haziran 2009 ayında üyelikten ayrılmak istediğini ve bu durumu davalı kooperatife yazılı olarak bildirdiğini, davalı kooperatifin de istifanın kabulünü müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin yatırdığı paraları alabilmesi için bir yılı aşkın süre beklediğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 8.000,00 TL’nin her bir aidat ödemesinin yapıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 21.02.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 50.150,00 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; istifa etmiş olan üyenin çıkma payı alacağının, istifasını müteakip aynı yılın bilançosunda borç hanesinde gösterilmesi gerektiği, bunu takip eden yılın ilk ayı içerisinde de ödenmesi gerektiği, bu itibarla 2009 yılı hesabının görüşüldüğü 2010 yılındaki genel kurulda davacının da durumunu ilgilendiren niza konusu erteleme kararının alınamayacağı, davacının alacağının bu tarihten daha önce kesinleşip muaccel olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 8.000,00 TL’nin 20.07.2010 tarihinden, 42.150,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Dava, çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1 ve anasözleşmenin 15/1. maddeleri hükümlerinde devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının, o yılın bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra muaccel olacağı öngörülmüştür. Davacıya iadesi gereken meblağ, ödediği aidatların toplamı kadar olmayıp, yapılan toplam ödemeden ayrıldığı yıl sonu bilançosunda yer alan genel giderlerden davacıya isabet eden kısımların düşülmesinden sonra bakiyesidir. Bu yasal düzenlemeye uyulmaması diğer ortaklar aleyhine sonuç doğurduğu gibi, çıkma payı hesaplanmasında genel giderlerin dikkate alınmamasının davacı açısından nedensiz zenginleşmeye yol açacağı kuşkusuzdur. Yatırılan aidatlardan genel gider payının düşülmesi yasa hükmü gereği olup, bundan vazgeçilmesi ancak genel kurul tarafından aksinin karar altına alınması ya da kooperatifin ortaklığı sona erenlerden genel gider payı alınmaması yönünde bir uygulamasının daha önce oluşmuş olması şartına bağlıdır.
Öte yandan, aynı Kanun’un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin üç yılı aşmamak üzere geciktirilmesine ilişkin bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, alacağın muaccel olmasından önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir.
Somut olayda, davacının istifa ettiği yıla ait bilançonun ertesi yıl görüşüldüğü 20.06.2010 tarihli genel kurulun 6.maddesinde “ Çıkan ortakların çıkışları oybirliğiyle kabul edildi. 2008-2009 yıllarında çıkan ortakların birikmiş paralarının yedek akçeleri hariç bu genel kurul tarihinden itibaren üç yıla kadar ödemelerinin geciktirilebilmesi genel kurulun onayına sunuldu. Oybirliği ile kabul edildi.” denilerek çıkan ya da çıkarılan ortaklara yapılacak ödemeler ile ilgili karar alınmıştır. Bu karar, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine uygun erteleme kararı niteliğinde olduğundan mahkemece, ödemelerin davalı kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceğine yönelik rapor alınmalıdır. Davacı gibi ayrılanlarla ilgili borç durumunun ayrı hesaplarda takip edilmediği ve aidat tahakkuklarının yapılmadığı, sadece tahsilatların hesabının oluşturulduğu, diğer ayrılanların kooperatifin mevcudiyetini etkileyip etkilemeyeceğinin bu nedenlerle tespit edilemediği raporda bildirildiği ve davalı vekilince, rapora bu yönde itiraz edildiği halde mahkemece, sadece davacıya yapılacak ödemeyi esas alarak görüş bildiren bilirkişi raporunun dosya kapsamı ve mevcut delillere uygun olduğu gerekçesiyle ilgili rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Öte yandan, bilirkişi raporunda davacının ayrıldığı 2009 yılının bilançosunda yazılı genel giderlerden davacıya isabet eden genel gider payı düşülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece, öncelikle davalı kooperatiften, temin edilemezse Ticaret Sicil Memurluğu’ndan veya anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca davalı kooperatifin bağlı bulunduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden davacının istifa ettiği 2009 yılına ait bilanço, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri ve eki belgeler ile önceki yıllara ait genel kurul tutanakları getirtilip kooperatifin uygulamaları ve mali hesapları da gözetilerek, davacının istifa ettiği yıl olan 2009 yılı bilançosunun görüşüldüğü 20.06.2010 tarihli genel kurula kadar çıkan veya çıkarılan diğer ortakların tümüne toplam ne kadar ödeme yapılacağı, bu belirlemeye göre davacıya yapılacak ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği, diğer anlatımla erteleme kararının yerinde olup olmadığı, dolayısıyla davanın erken açılıp açılmadığı, davanın erken açılmadığı sonucuna varılması halinde ise, yukarıda ilkeler üzerinde durularak, genel gider payı düşülmemesine ilişkin bir genel kurul kararı bulunup bulunmadığı ya da bu yönde bir kooperatif uygulamasının daha önce oluşup oluşmadığı, aksi yönde bir genel kurul kararı ya da kooperatif uygulanması bulunmadıkça genel gider payının yasa gereği düşülmesi gerektiğinden, ortağın ayrıldığı yılın bilançosundaki hissesine düşen genel gider payı mahsup edilerek çıkma payının miktarı hususlarında, ek rapor ya da başka uzman bir bilirkişi kurulundan denetime elverişli, açıklamalı ve gerekçeli bir rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.