Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/6729 E. 2014/425 K. 24.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6729
KARAR NO : 2014/425
KARAR TARİHİ : 24.01.2014

MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2012/284-2013/93

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 07.11.2010 tarihinde yapılan genel kurulda, mizan, denetim ve yönetim kurulu raporları ile bilanço ve gelir gider hesaplarının gerçeği yansıtmadığını, 2009 yılına ait okunmayan ve denetlenmeyen dönem bulunmasına rağmen bu dönem ile yönetim kurulunun genel kurulun devri ve terk edemeyeceği yetkileri kullanarak yaptığı eylemlerin oylanarak ibra edildiğini, geçmişe yönelik aidat, borç ve gecikme faizi oranı belirlendiğini, yönetim ve denetim kurulu raporları ile bilançoda gösterilmediği halde üyelerden 250,00 TL alınmasının kararlaştırıldığını, yönetime muhalif bazı üyelere karşı yönetim kuruluna dava açma yetkisinin verildiğini, ayrı bir tüzel kişiliği olduğu halde kooperatifin giderlerinin site yönetimi tarafından karşılanmasına karar verildiğini, eksik ve ayıplı işlerin düzeltilmesi için bütçe yapılması ve ödenecek aidatın belirlenmesi gerekirken bu hususta her hangi bir karar alınmadığını, alınan kararların yok hükmünde ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, 07.11.2010 tarihli genel kurul kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, genel kurulda toplantı yeter sayısının sağlandığı, açılış ve saygı duruşu yapıldığını belirten 1. madde, raporların ve bilançonun okunmasına ilişkin 3. madde ile dilek ve temennilerin yazıldığı 13. maddede iptal edilebilecek bir karar bulunmadığı, 2. maddenin oybirliği ile alındığı, 4. maddede ibrayla ilgili alınan kararlarda, karar yeter sayısının bulunduğu, davacı tarafından sunulan raporların ve hesapların gerçeği yansıtmadığı belirtilmiş ise de, bu konuda açık, net ve gerekçeli bir şekilde neden gerçeği yansıtmadıkları konusunda delil sunulmadığı, ibra kararının iptalinden hukuki yarar elde edebilmek için ayrıca sorumluluk davası açılması gerektiği, bu hususta denetçiler tarafından açılmış bir sorumluluk davası bulunmadığı, ancak davacının açtığı sorumluluk davasının derdest olduğu, 5. maddede alınan tasfiyenin ertelenmesi kararının kooperatif hakkında mevcut davalar nedeniyle tasfiyenin sonuçlandırılması zaten mümkün olmadığından yerinde olduğu, 8. maddede alınan kooperatife ait masrafların site yönetimi tarafından karşılanmasına ilişkin karar ile 10. maddede alınan kooperatife ait giderlerin site yönetimi tarafından karşılanması kabul edildiği için ayrıca aidat belirlenmesine gerek olmadığına ilişkin kararın, kooperatife ve üyelere mali bakımdan her hangi bir yük getirmediği, iptalinin davacıya ve diğer ortaklara fayda sağlamayacağı, yine yönetim ve denetim kurulu üyeliklerine aday çıkmaması sebebiyle organsız kalan kooperatifi yönetmek üzere kayyım atanmasının gerekli olacağı açıklamasını içeren 11. madde ile yönetim ve denetim kurulu seçilemediği için yapılacak işlerin ertelenmesine ilişkin 12. maddede, iptal edilebilecek alınmış bir karar bulunmadığı gerekçeleriyle bu maddelere yönelik davacının iptal talebinin reddine; 6. maddede belirlenen aylık %10 gecikme faizi oranının enflasyon oranı gözönüne alındığında fahiş miktarda olup, kooperatifçilik ilkeleriyle bağdaşmadığı, yine bu maddede kararlaştırılan aidatların site yönetimine ödenmesinin, site yönetimi ile kooperatifin ayrı bir tüzel kişiliği olmasından dolayı haklı ve makul gerekçesinin bulunmadığı, 7. maddesinde, kooperatifin tasfiyesine engel olan davaları açan ortakların aleyhine dava açmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesinin, her ortağın yasal hakkı olan dava açma hakkını engelleyerek ortaklar üzerinde baskı yaratacağı, 9. maddede alınan yönetim kurulunun ulaşım, akaryakıt, kırtasiye ve haberleşme giderlerinin kooperatif tarafından karşılanması kararının, yönetim kurulu yararına sınırsız harcama yetkisi vereceğinden kooperatif ilkelerine aykırı olduğu gerekçeleriyle, bu maddeler yönünden davanın kabulü ile gündemin 6. maddesindeki ” 31.01.2009 tarihinden sonra kooperatife aidat yatırılmaması, devam eden aylarda site yönetimi hesabına yatırılması” ile ” 31.12.2010 tarihine kadar ödenmeyen ve geciktiren üyelerden %10 gecikme faizi alınması” kararları ile 7. ve 9 maddede alınan kararların iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davacı ile davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. İptali istenen 6. maddede, ödenmeyen aidatlar için %10 gecikme faiz alınması öngörülmüş olup, mahkemece, aylık %10 dan yıllık %120 oranındaki faizin kooperatifçilik ilkeleri ile bağdaşmadığı, fahiş olduğu gerekçesiyle bu maddede alınan faiz oranına ilişkin karar iptal edilmiştir.
Karar tarihinden önce 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7’nci maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz
oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK m. 117.) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’ nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’ un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.
Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadırlar.
Bu durumda mahkemece 6. maddede kararlaştırılan gecikme faizi oranının, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygun olarak yasal faiz oranının bir misli oranına çekilmesi, fazlasının iptaline karar verilmesi gerekirken, tamamının iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan iptali istenen genel kurulun 9. maddesinde, yönetim kurulunun ulaşım akaryakıt, kırtasiye, haberleşme vs giderlerinin kooperatif tarafından karşılanması karar altına alınmıştır. Mahkemece anılan maddenin, yönetim kurulu yararına sınırsız harcama yetkisi vereceği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ise de, yönetim kurulu üyelerinden bu görevleri sebebiyle ulaşım, akaryakıt, kırtasiye ve haberleşme giderlerini şahsen karşılamaları beklenemez. Yönetim kurulunca harcamaların belgelendirilmesi ve denetlenmesi mümkün olup, bir sonraki genel kurulda bu harcamalardan dolayı yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemeleri imkân dahilindedir. Bu durumda mahkeme 9. maddede alınan karar ile ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle kararın iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.