YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6615
KARAR NO : 2014/598
KARAR TARİHİ : 30.01.2014
MAHKEMESİ : Oltu Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 15/05/2013
NUMARASI : 2009/235-2013/644
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici arasında imzalanan 19.01.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile arsa üzerine iki blok halinde her katta altı daire olacak şekilde otuz daire yapılacağı ve müvekkiline inşaattan iki daire verileceğinin kararlaştırılmasına rağmen, davalının blokları iki kat fazla yapmak suretiyle oniki adet daha fazla daire elde ettiğini, bunun karşılığında müvekkiline herhangi ödeme yapmadığını, daireleri oturulur vaziyette teslim etmediğini, müvekkilinin deprem bölgesi olan ilçede beş katlı binada oturacağını düşünürken yedi katlı bir binada oturması sebebiyle mağdur olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL manevi, 9.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı dışında aynı adada bulunan üç kişi ile de arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri yaparak, tüm parsellerin tevhidi sonrası inşaat yaptığını, tüm bu sözleşmeler ile toplam elli daire yapılması öngörülürken imar durumu nedeniyle kırkiki daire yapılabildiğini, davacının bu duruma karşı çıkmadığını, itirazi kayıt ileri sürmeden daireleri teslim aldığını, teslim edilen dairelerde eksiklik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının kendisine teslim edilen daireleri kullandığı, sözleşmeye aykırılık durumunda manevi tazminat talep edilemeyeği, davalının yapılan sözleşmeyi elinde olmayan sebeplerden dolayı yerine getiremediği ve bu hususta proje değişikliğine gittiği, sözleşmenin yapıldığı sırada davalı taraf davacının parselinin de içinde bulunduğu üç adet parsele elli adet daire yapacağını öngörerek iki daire vermeyi kabul ettiği, ancak sonradan çıkan zorunluluk sebebiyle üç parsel üzerine kırkiki daire yaptığı, davacının daire sayısında kaybının olmadığı, eksik kalan imalat bedelinin toplam 14.532,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile manevi tazminat ve davacının fazla daire yapıldığından bahisle talep ettiği tazminat talebinin reddine, eksik imalat talebi ile ilgili olarak 8.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2)Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden ;
Dava, arsa payı inşaat sözleşmesine dayalı maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davadışı arsa sahibi A. Ç., davacı Z.. Ç.. ile davalı arasındaki sözleşme ile davacı Z.. Ç..’e ait 20 ve 21 parseller ile davadışı A. Ç. ait 1, 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar üzerine beş katlı iki blok toplam otuz daireli bina inşa edeceği hususunda taraflar anlaşmışlardır. Somut olayda davacı yüklenicinin komşu 17 ve 18 parsel malikleri ile de arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri imzaladığı, fiilen taşınmazlar üzerinde yedi katlı kırkiki daireli iki blok şeklinde inşaat yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça, yüklenici tarafından oniki daire fazla yapılması sebebiyle yüklenicinin sebepsiz zenginleştiği iddia edilerek tazminat istenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmünü içermektedir. HMK’nın 281 ve 282. madde hükümlerinde de hakimin bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe takdir edeceği, ancak bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama isteyebileceği gibi, başka bir bilirkişiden rapor alabileceği öngörülmüştür.
Mahkemece alınan 11.10.2010 havale tarihli inşaat mühendisi M. K. tarafından düzenlenen raporda kat ve daire sayısının artması nedeniyle davacıya 65.736,00 TL verilmesi gerektiği; 04.03.2011 havale tarihli inşaat mühendisi N. K. ile hukukçu E. A. tarafından düzenlenen raporda davalı kooperatifin muvafakat dışı yapılan on daireden dolayı emsali daire bedelinin 0,6666 ‘sini vermek zorunda olduğu; 27.09.2011 havale tarihli inşaat mühendisi S. N., hukukçu S. K. E., inşaat mühendisi M. Ş. tarafından düzenlenen raporda gerçek daire artışı meydana gelmediğinden davacının zarar talebinin yerinde olmadığı; 07.05.2013 havale tarihli inşaat mühendisi H. S. tarafından düzenlenen raporda ise davacının daire kaybının olmadığı görüşü bildirilmiştir. Davacının yüklenici tarafından yapılan fazla daireler sebebiyle talep ettiği zarar yönünden alınan dört bilirkişi raporu çelişkili olup, mahkemece, uzman üç kişilik inşaat mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan, önceki raporları değerlendiren, çelişkileri gideren ayrılma ve katılma sebeplerini gösteren, 17 ve 18 sayılı parsel malikleri ile sözleşme yapılması sebebiyle bloklardaki daire sayısında artış meydana gelip gelmediğini açıklayan, ayrıntılı gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ayrılma ve katılma sebepleri tartışılıp, somut dayanakları açıklanmaksızın son iki rapora itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden ;
Taraflar arasındaki sözleşmenin özel şartlar başlıklı 1. maddesinde, dairelerin ne şekilde teslim edileceği düzenlenmiştir. Sözleşmede kartonpiyerlerin yüklenici tarafından yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığı gözetilerek bu imalat kalemi ile ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yüklenicinin bu imalat kaleminden sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.