Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/6606 E. 2013/8065 K. 16.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6606
KARAR NO : 2013/8065
KARAR TARİHİ : 16.12.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, 04.10.2003 tarihine kadar yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davalıların, kooperatif alacağını tahsil etmeyerek zamanaşımına uğratmak suretiyle kooperatifi zarara uğrattıklarını ileri sürerek, şimdilik 90.500,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, … ve … vekili ile davalı … ve davalı …, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; kooperatif tarafından alacağın tahsili için dava açılması ya da icra takibi başlatılması yoluna gidilmeden işbu davanın açıldığı, alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesinden sonra kooperatifin zarara uğradığından sözedilebileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacı kooperatifin eski yönetim kurulu üyesi olan davalılara karşı açılmış sorumluluk davası olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62. ve 98. maddeleri yollaması ile TTK’nın 336. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyeleri Yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasden veya ihmal ile yerine getirmedikleri takdirde oluşacak zararlardan kooperatife karşı da sorumludurlar. Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi için 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollaması ile 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi hükmüne göre, genel kurulca sorumluluk kararı alınması ve davanın tüm denetçiler tarafından ya bizzat ya da vekalet vererek avukat aracılığı ile açılıp, takip edilmesi gerekmektedir. Ancak bu hususlarda eksiklik bulunması halinde, bunlar dava şartı olmayıp sonradan tamamlanabilen usuli eksiklik niteliğinde olduğundan, dava hemen reddedilmemelidir. Esasen bu hususlar üzerinde mahkemece re’sen durulması zorunludur.
Somut olayda, davalılar aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde genel kurul kararının alınmadığı ve davanın denetçiler tarafından açılmadığı savunması üzerine davacı tarafça dava dilekçesinde iddia edilen hukuka aykırı eylemler ile bunların konu ve kapsamını ve bu eylemleri işleyenleri belirten ve somutlaştıran, sorumluluk davası açılması konusunda alınan bir genel kurul kararı ve davacı taraf vekiline denetçilerden alınan usulüne uygun bir vekaletname sunulmadığı gibi, mahkemece usuli eksiklik giderilmeden uyuşmazlığın esası çözümlenerek, sonuca ulaşılmıştır. O halde, mahkemece, davacı tarafa, HMK’nın 52, 53 ve 54. (HUMK’nın 39. ve 40.) maddeleri uyarınca davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının
sunulmasına ve davanın gelindiği aşamada görevde olan tüm denetçiler belirlenip, bunlar tarafından davayı açan vekile denetçi sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazına veya asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması için uygun bir kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilip, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi, verilen süre içinde vekaletname vermezler ya da asıl olarak davayı takip edeceklerini bildirmezler ise ve/veya eylem, kişi ve konuyu somutlaştıran bir genel kurul sorumluluk kararı ibraz edilmezse davanın açıklanan usul yönünden reddedilmesi gerekirken, bu usuli eksikliğin gözden kaçırılarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.