YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6342
KARAR NO : 2014/1107
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/893-2013/212
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin ortağı bulunan davalı hakkında İstanbul 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15117 Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, davalının takip dosyasında bulunan 30.04.2010 tarihli cari hesap ekstresinde görüleceği üzere, 30.04.2010 tarihi itibariyle hisse katılım bedeli, hisse katılım gecikme bedeli, 2009 bina vergisi, bina vergisi gecikme cezası, 2010 bina vergisi avansı, tapu tahsis harcı, 2010 tahsis harcı avansı, genel giderlere katılım payı, genel giderlere katılım payı gecikme cezası olmak üzere toplam 21.295,37 TL borcu bulunduğunu, davalının takibe itirazının haksız olduğunu, yine davalının müvekkili kooperatif aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil davasının yargılaması sonucunda müvekkili kooperatife işletme, aidat (ortak gider) ve 2008 yılında yapılan, genel kurul kararının 9. maddesi ile alınan K… Kent İşletme A.Ş.’nin hisse devrine ilişkin devirden dolayı parasal yükümlülüğünün bulunduğunun sabit olduğunu ve açtığı davanın reddedildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının dayanak yaptığı 2008 yılında yapılan genel kurulun 9. maddesinin yoklukla malûl olduğunu, kooperatifin ortaklarını kurulan iki şirkete hissedar yapmak ve hisse katılım bedeli ödemelerini sağlamak amacıyla genel kuruldan karar çıkardığını, müvekkiline işyerinin tapusunun verilmediğini, anahtarının teslim edilmediğini, verilmeyen tapunun harcı ile bina vergisinin ve genel giderlere katılımının istendiği savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 2008 yılında yapılan genel kurul kararına dayalı olarak talepte bulunduğu, genel kurulda alınan kararların ve bu arada 9. maddenin halen süresinde iptali talep edilmediğinden geçerliliğini koruduğu, aynı durumun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/511 Esas, 2010/188 Karar sayılı dosyasında da ileri sürüldüğü, o dosyada da davalının Kuyumcu Kent İşletme A.Ş.’nin hisse devrine ilişkin devirden dolayı borçlu olduğu ve kooperatif muhasebe kayıtlarına göre 15.319,71 TL borçlu bulunduğu ve tüm kooperatif ortaklarına da aynı uygulamanın yapıldığının tespit olunduğu, davacı taleplerinin 24.03.2004 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 6. maddesinde alınan kararla işyerlerinin alternatif yatırım alanları olarak kullanılması ve kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi için ortakları ile birlikte bir A.Ş. kurulması veya aynı amaçtaki A.Ş.’lere kooperatifin ortak olabilmesi ve bu konudaki işlemlerin yerine getirilmesi ve temsil yönünden yönetim kurulunun yetkili kılınması hususunda karar alındığı ve bu karara bağlı olarak 2004 yılında Kuyumcu Kent İşletme A.Ş’nin oluşturulduğu, kooperatifin çoğunluk hissesine sahip olduğu ve 2005 yılı genel kurul gündeminin 4. maddesinde de işyeri teslim işlemlerinin 2005 tarihinden itibaren başlatılması ve bu tarihten geçerli olmak üzere yönetim giderlerine katılım payının aidatın kurulan K… isimli şirketin işletme bütçesini hazırlatma ve aidatları tahsil ettirme ile ilgili konularda yönetim kuruluna yetki verildiği, 18.06.2008 tarihinde yapılan genel kurulda ise anasözleşmeye de atıfta bulunularak ortaklık avans katılım bedelleri ile işletme aidat borçlarının anapara ve faizlerle birlikte bağımsız bölüm için kullanımı gerekli doğalgaz, elektrik ve su sayaçları bedellerinin ödenmesi, tapu tescili için gerekli çalışmaların yapılması ve tapuların dağıtılması kararlarının da alındığı ve alınan kararlar doğrultusunda üyelerin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde kooperatifteki cari hesaba borç kaydedilerek tahsilinin kararlaştırıldığı, yine genel kurulun 9. maddesinde tapuların ortaklara dağıtımı sırasında ortaklık hak ve yükümlülükleri içinde yer alan kurulmuş KU.. ve K…. şirketlerinin hisselerine ait bedelin de kooperatif ortaklarına hisseleri oranında borç kaydedilmesi ve bunun kooperatif tüzel kişiliğine ortaklar tarafından ödenmesi hususlarının karar altına alındığı genel kurul kararlarının iptali için herhangi bir dava açılmadığı ve süresinde dava açılmaması nedeni ile genel kurul kararlarının kesinleştiği, buna göre davalının genel kurul kararları doğrultusunda tahakkuk eden vecibelerini yerine getirmek zorunda olduğu, davacının takip tarihi itibariyle tüm ortaklara uygulanan eşit uygulamalar ve genel kurul kararları doğrultusunda yapılan belirlemelere göre 17.137,17 TL asıl alacak, 4.158,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.295,37 TL davalının cari hesabında davacı kooperatife borçlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15117 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali ile takibin 17.137,17 TL asıl alacak, 4.158,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.295,37 TL üzerinden devamına, asıl alacak 17.137,17 TL’ye takip tarihinden itibaren % 16 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, hükmolunan miktarın takdiren %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, işletme ortak gideri ve kooperatif genel kurul kararlarına dayalı diğer bir kısım masrafların tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” hükmünü içermektedir. HMK’nın 281 ve 282. madde hükümlerinde de hakimin bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe takdir edeceği, ancak bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama isteyebileceği gibi, başka bir bilirkişiden rapor alabileceği öngörülmüştür.
Somut olayda mahkemece, çözümü hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren durumun varlığı kabul edilerek bilirkişi kurulundan rapor alındığı, bilirkişi kurulunca takip konusu alacak kalemlerinden bir kısmının talep edilemeyeceği gürüşü belirtilerek davalının borç miktarının hesaplandığı, davacı vekilinin rapora itirazı üzerine mahkemenin, davalı tarafça tapu iptali ve tescil istemi ile açılan Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/511 Esas, 2010/188 Karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, HMK’nın 281. maddesi uyarınca bilirkişi kurulundan ek rapor alınması veya yeni bilirkişi kurulundan itirazları cevaplandıran yeni bir rapor alınması gerekirken, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin anılan dosyasının taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisi ile ilgili olmayıp, tapu iptali ve tescil talebini içerdiği, bu durumda borç miktarı yönünden kesin delil ya da güçlü delil oluşturmadığı hususu gözardı edilerek, işbu davada alınan bilirkişi raporuna itibar edilmemesinin sebepleri gösterilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.