Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/6323 E. 2014/65 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6323
KARAR NO : 2014/65
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : Yeşilova Asliye Hukuk Mahkemesi( Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 16/05/2011
NUMARASI : 2009/51-2011/70

Davacının açtığı iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün katılma yoluyla müdahil Vakıflar Bankası T.A.O. vekili ile süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, 2006 yılından bu yana iş makinalarının alımı ve satımı, araç kiralama, yük, yolcu ve kargo nakliyeciliği sektöründe faaliyet gösteren davacı şirketin, ülke ekonomisinde baş gösteren ekonomik kriz ve bu krizle bağlantılı olarak banka kredi faizlerinin yükselmesi nedeniyle kredi temin edemediğini ve temin edilen kredi borçlarını ödeyemediğini, nakit sıkıntısı çektiğini, şirketin borca batık hale geldiğini, iyileştirme projesinin uygulanması halinde borca batıklıktan kurtulabileceğini ileri sürerek, davacının iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine ve tedbirlere karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahiller vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; iyileştirme projesinde sermaye artımına yer vermeyen, erteleme süresi içerisinde yeterli nakde sahip olacağını garantileyen tedbirlere yer vermeyen ve gerçekçi finansman kaynağı sunmayan davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, sunulan projede sermaye artışına gidileceğinin yazılı olmadığı, iflasın ertelenmesi talebinin kural olarak iyileştirme projesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dava açıldığı tarihte projede bulunmayan iyileştirme tedbirlerinin uygulanması sureti ile şirketin iflastan kurtulacağının kabul edilemeyeceği, bu nedenle ek iyileştirme projesi istenilmesine gerek olmadığı, ayrıca davanın açılmasından önce şirket merkezinin Antalya İlinden Yeşilova İlçesine nakline rağmen fiilen ticari faaliyetlerini eski adresinde devam ettiren davacının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine ve davacının iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve katılma yolu ile müdahil Vakıflar Bankası T.A.O. vekili temyiz etmiştir.
1-Müdahil Vakıflar Bankası T.A.O. vekilinin temyiz istemi yönünden;
Davacı vekilinin temyiz dilekçesi, müdahil Vakıflar Bankası T.A.O. vekiline 19.07.2012 günü tebliğ edilmiş olup, hüküm, müdahil Vakıflar Bankası T.A.O. vekili tarafından HUMK’nın 433. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra, 15.08.2012 günü harcı yatırılıp, temyiz defterine kaydı yapılarak, katılma yolu ile temyiz edilmiştir. 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında, bu gibi hallerde Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, müdahil Vakıflar Bankası T.A.O. vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince,
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK.m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (TTK.m.324, İİK.m.179 vd.). Mahkeme, İİK’nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı (somut olayda yapılmıştır), borca batıklığı, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Öte yandan somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tesbiti cihetine gidilmelidir.
Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir.
Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için, borca batıklık olgusunun öncelikle gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Davacı şirketin borca batık olduğunun doğru olarak tespiti halinde; iyileştirme projesinin, bütüncül bir değerlendirmeyle, TTK’nın 324. maddesi kapsamında nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içerip içermediği, İİK 179. maddesi anlamında ciddî ve inandırıcı olup olmadığı ve HMK’nın 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp, hazırlanmadığı, eş deyişle, iyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak, denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmekte olup, bu özellikte olmayan iyileştirme raporlarına ve bunlara dayalı düzenlenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre ne iflasın ertelenmesine karar verilebilir ne de iflas erteleme talep eden şirket alacaklıları aleyhine sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Mahkemece, bu niteliği haiz olmayan iyileştirme projeleri sunulduğunda iflasın ertelenmesini isteyen şirkete uygun bir süre verilerek, açıklanan özellikteki projenin sunulmasının ve soyut içerikli projenin somutlaştırılmasının sağlaması ve verilen sürede iyileştirme projesini sunmayan şirketin iyiniyetli olmadığı kabul edilerek, sadece borca batıklığı tespit ettirilerek, sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan özellikteki iyileştirme projelerinin sunulması halinde alınacak bilirkişi ve kayyım raporlarından sonra talep halinde ve gerektiğinde, hüküm tarihine kadar sadece gerekli tedbirlere karar verilmeli ve tarihlerine uygun şekilde proje kalemleri yerine getirilmediği takdirde tedbirler kaldırılarak, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmelidir.
İyileştirme projesi, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 324. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı, gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermesi, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olması gerekir.
Mahkemece önce, şirket varlıklarının rayiç değerlerinin ve bu kapsamda borca batıklığın tesbiti, bu şartın yerine geldiğinin anlaşılması halinde de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi gerektiğinden, alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden bilirkişi ve kayyım raporlarını, şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini açık ve somut dayanaklarla değerlendiren; açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması, raporun sadece sonuç bölümüne değil, bütün kapsamına bakılması suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
İflas erteleme davalarında, erteleme isteyen davacı şirketin mali durumunun mahkemece, yargılama sonuna kadar incelenmesi ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, bilirkişi kurulundan alınan 14.03.2011 tarihli raporda; davacı şirketin 30.12.2009 tarihi itibariyle şirketin aktiflerinin pasiflerini tam olarak karşılayamaması nedeni ile borca batık olduğunun belirlendiği ancak şüpheli alacaklarının tahsili konusunda bulunulacak girişimlerin neler olduğu ve kısmen de olsa tahsil kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığı konusunda gerekli açıklama ve verilerin dosyada bulunmadığı, esas sermayesinin tamamını 31.12.2009 tarihi itibariyle 1.247,641,92 TL fazlasıyla yitirdiği, şirket sermayesinde artış yapılmasının öngörülmediği, mevcut iyileştirme projesinin işlerlik kazanması durumunda iflasın derhal açılmasına nazaran alacaklıların daha iyi konuma gelmelerine madden imkân bulunmadığı, iyileştirme projesinde ve eklerinde yer alan sözleşmelerin ve bu sözleşmelere istinaden alınması öngörülen siparişlerin dikkate alınması ve şirketin faaliyetlerini sürdürmesine imkân sağlanması halinde borca batıklıktan kurtulması imkânının bulunduğuna dair somut bir verinin bulunmadığı, bu yönden de eksiklik bulunduğu, projenin inandırıcı sayılamayacağı, mevcut durumda şirketin iflasının açılmasına karar verilebileceği veya yeni bir iyileştirme projesi sunulması için davacıya süre tanınmasının mahkeme takdirinde olduğu görüşünün bildirildiği anlaşılmış olup bilirkişilerce raporun tanzim edildiği 14.03.2011 tarihi itibariyle de davacı şirketin mali durumu, iyileştirme projesine uyulup uyulmadığı, projenin uygulanabilir ve inandırıcı olup olmadığı yolunda bir açıklama olmadığı, bu haliyle raporun yetersiz ve eksik incelemeye dayandığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, kayyımın görevlerinden biri de erteleme sürecinde şirketin mali durumundaki değişiklikler ve şirket yetkililerinin iyileştirme projesine riayeti konusunda mahkemeye bilgi vermektir. Kayyım raporlarında şirketin denetlendiği her döneme ilişkin aktf ve pasif durumunun ayrıntılı olarak açıklanması ve verilen ihtiyati tedbirlerle birlikte davacı şirketin mali durumunda düzelme olup olmadığı, iyileştirme projesinin uygulanıp uygulanmadığı ve borca batıklıktan kurtulma yolunda somut adımlar atılıp atılmadığı hususlarının ayrıntılı ve denetime elverişli olarak açıklanması gerekirken, bu hususları içermeyen eksik ve yetersiz denetim ile raporların hazırlanması ve mahkemece de kayyım raporlarının yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda denetlenmemesi doğru olmamıştır.
11.04.2011 tarihli oturumda, bilirkişi raporunun okunarak taraflara tebliğ olunduğu ve davacı vekilinin “….Bilirkişi raporu doğrultusunda şirketin borca batık olduğu tespit edilmiştir. Yine bilirkişi raporu uyarınca sermaye artışında içeren yeni bir iyileştirme projesi sunulması için tarafımıza süre verilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir. Müvekkil şirketin sermaye artırımı yoluna gitmesi ve bu artırılan sermayeyi nakit olarak ödemesi kaydı ile borçlarını ödemesi için mehil talep ediyoruz ” şeklinde beyanda bulunarak süre talep ettiği, mahkemece bu talebin bir sonraki oturumda değerlendirilmesine karar verilerek, davacı şirket lehine verilen tüm tedbirlerin kaldırıldığı, bir sonraki oturumda ise davanın reddiyle davacının iflasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davacı şirketçe sunulan iyileştirme projesine , düzensiz, dizi listesine bağlanmamış ve dağılmış olan dosyada rastlanmadığından aslının ya da onaylı örneğinin sunulması sağlandıktan sonra davacı vekilinin talebi doğrultusunda yeni iyileştirme projesi sunulması hususunda makul bir süre verilerek, konusunda uzman bilirkişi kurulundan şirketin son durumunu ve kayyım raporlarını denetleyen ve değerlendiren bir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yargılamanın her aşamasında ek iyileştirme projesinin sunulmasının mümkün olduğu hususu gözardı edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, müdahil Vakıflar Bankası T.A.O. vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.