Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/6317 E. 2014/582 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6317
KARAR NO : 2014/582
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2013
NUMARASI : 2012/358-2013/43

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı arasında 10.01.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre müvekkillerine kalacak dairelerin 31.12.2008 tarihine kadar yapılıp teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, ancak bugüne kadar davalının inşaata başlamadığını, müvekkillerinin sözleşmenin yerine getirileceğine güvenerek 11.690,00 TL’lik masraf yaptıklarını ve daha iyi koşullarda sözleşme yapma fırsatını kaçırdıklarını ileri sürerek, sözleşmenin feshine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 13.310,00 TL menfi zararlarının sözleşmenin bitim tarihi olan 31.12.2008 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile menfi zarardan kaynaklanan alacak talebini 74.000,00 TL’na artırmıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin inşaatın yapılmamasında bir kusurunun olmadığını, müvekkilinin proje için gerekli masrafları yaptığını, ancak inşaata başlayacağı sırada davacıların uygunsuz tutum ve davranışlarıyla ve talepleriyle karşılaştığını, bu nedenle inşaata başlayamadığını, sözleşmenin yapıldığı sırada taşınmaz üzerinde herhangi bir depo ya da binanın bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşme uyarınca inşaatın 31.12.2008 tarihinde teslim edilmesi gerektiği, bu tarihe kadar inşaata başlanılmadığı, tanık F.. K..’nin beyanında belirtildiği üzere inşaata başlama aşamasında demir fiyatlarına zam geldiğinden davalının davacı ile görüşüp demir fiyatlarındaki artış nedeniyle inşaatın başlamasını geciktireceğini söylediği ve davacılarca bu durumun kabul edildiği, ancak daha sonra davalının sözleşmeden zarar ettiğini bu nedenle inşaatı biraz geciktireceğini söylemiş olması gerekçesiyle, sözleşmenin feshine ve 74.000,00 TL menfi zarar alacağının temerrüt tarihi olan 31.12.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının 11.690,00 TL masraf yönünden açtığı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir
2-Taraflar arasındaki 10.01.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, işin teslimi gereken 31.12.2008 tarihinde tamamlanıp teslim edilmemesi bir yana inşaata hiç başlanmadığı, bu suretle de borçlu temerrüdüne düştüğü saptanarak, davacı arsa sahiplerinin dönme taleplerinin kabulü yerinde olmuştur.
Davada dönme dışında, “kaçırılan fırsat” adı altında uğranılan zararların da tazmini talep edilmiştir. Belirtilen bu zararın menfi zarar olduğu açıktır. Kaçırılan fırsatın hesabında ise 10.01.2008 sözleşme tarihi itibariyle, yanlar arasında kararlaştırılan paylaşım oranına en yakın oranın tespit edilerek, dava tarihi itibariyle inşaatın emsal sözleşmelere göre paylaştırılabileceği oran saptanmak suretiyle, aradaki farkın serbest piyasa ve mahalli rayiçlerine göre konu hakkında uzmanlığı bulunan bilirkişi veya bilirkişi kuruluna hesaplattırılacak bedelinin hüküm altına alınması gerekirken, izah edilen ilkelere aykırı şekilde düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek, mevcut durumda yapılabilecek paylaşımın oranı ile 10.01.2008 tarihli sözleşmedeki farkın hesaplanarak kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bunun yanında, sözleşmeden doğan hukuki ilişkilerde borçlu BK’nın 101. maddesi (TBK’nın 117. maddesi) hükmü gereğince alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Somut olayda, davacı tarafın davalıyı bedel içeren bir ihtarnamesi ile dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğü ileri sürülüp kanıtlanamadığından, dava dilekçesinde istenen miktar yönünden dava tarihinden, ıslahla artırılan miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, sözleşme ile belirlenen teslim tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.