Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/6296 E. 2014/630 K. 31.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6296
KARAR NO : 2014/630
KARAR TARİHİ : 31.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2013
NUMARASI : 2010/103-2013/58

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, tapu iptali ve tescil, müdahalenin men’i, alacak, kira şerhinin kaldırılması, vekaletnamenin kötüye kullanıldığının tespiti ve tazminat davalarının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacılar vakili avukat A. Ç. ile davalı M.. G.. ve davalılar vekili avukat S. Ç. gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacılar vekili, asıl davada, davalı şirket ile davacılar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, davalı yüklenicinin 10 adet villa yapması gerekirken, sözleşme ve projeye aykırı olarak iş merkezi yaptığını, ihtarlara rağmen durumu düzeltmediğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile sözleşme gereğince davalılara devredilen tapu hissesinin iptali ile davacı adına tescilini, binanın kali, müdahalenin men’i ile kira sözleşmesi şerhinin silinmesini;birleşen davada ise, davalıların kendilerine verilen vekaletnameyi kötüye kullanarak, vekaletnamede yetkileri olmadığı halde imar planı değişikliği yönünde işlem yaptıklarını ve bu nedenle zarara uğradıklarını ileri sürerek, zararlarının tahsilini, talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, işyeri yapılmasına davacıların rıza gösterdiklerini ve tapuda devir yaptıklarını, vekaletnamedeki yetkilerin kullanıldığını, zarar sözkonusu olmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıların villa değil, işmerkezi yapıldığını başından beri bildikleri, değişen imar planı ve Danıştay kararına göre sözleşme gereğince konut yapılmasının mümkün de olmadığı binaya ruhsat alınabileceği tespit edilmesine rağmen davacıların buna engel oldukları ve davacıların TMK’nın 2. maddesine aykırı davrandıkları gerekçesiyle, asıl davanın reddine,daha önce temyiz edilmeden kesinleşen müdahalenin meni, kal, kira sözleşmesi şerhinin kaldırılması talepleri için hüküm oluşturulmasına yer olmadığına; birleşen davada ise davalıların vekaletnamede verilen yetkiye dayanarak işlem yaptıkları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Her ne kadar taraflar arasındaki 28.08.1989 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile villa yapımı ve paylaşımı kararlaştırılmış ise de mahkemenin de kabulünde olduğu üzere daha sonra sözleşme konusu taşınmaz üzerinde işyeri inşa edildiği, bu meyanda inşaatın yapıldığı 440 ada 20 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yerin imar plan değişikliğinin yapılıp, önceden konut alanı iken ticari alana dönüştürüldüğü ve bu hususun kesinleştiği, yüklenicinin de buna istinaden yapı ruhsatı almak üzere belediyesine başvurduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, aynı inşaat hakkında Sarıyer Belediyesi’nin 08.06.1994 tarihli yıkım kararının bulunduğu, bu kararın iptali yönünde İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 2012/664 esas sayılı dosyasında açılan davanın ise derdest bulunduğu görülmektedir. Eldeki davadaki taleplerin nitelikleri dikkate alındığında, idari yargıda verilecek kararın, mevcut uyuşmazlığı doğrudan etkileyeceği açıktır. Bu durumda, anılan idari dava sonucunun kesinleşmesinin beklenerek, buna uygun şekilde bir hükme varılması gerekirken, belirtilen bu hususun gözden kaçırılarak karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.