Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/6080 E. 2013/7322 K. 21.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6080
KARAR NO : 2013/7322
KARAR TARİHİ : 21.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mah. Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri, müdürü ve muhasebecisi olduğunu, davalıların 2003 yılının ilk altı aylık döneminde hesaplar arasında mahsup yapmak sureti ile 9.070,21 TL’yi zimmetlerine geçirdiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalıların sorumlulukları ve zimmetlerinde görülen paranın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davasının ispat edilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, bu yönde kurulan ara karar ve bilirkişi ücretinin yatırılması için davacı tarafa verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin kesin süre içerisinde yatırılmadığı, davalıların kesin sürenin sonuçlarının uygulanmasını talep ettiği, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerle davacı tarafın davasının kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önceki yöneticilerin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Gerek davacı gerek davalı taraf, davacı kooperatifin defter ve belgelerine delil olarak dayanmıştır. Mahkemece, 14.11.2012 tarihli duruşmada, 2 no’lu ara kararı ile davacı kooperatifin defter kayıt ve belgelerinin ve kooperatif tarafından düzenlenen 17.07.2002 tarihli imza sirküsünün istenmesine, 3 no’lu ara kararı ile … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan müzekkerenin beklenmesine, 4 no’lu ara kararı ile de 2 ve 3 no’lu ara kararların sonuçları geldikten sonra bilirkişi incelemesi yapılmasına ve bilirkişiye ücret takdirine, gider avansının yatırılması konusunda davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilip, davacı vekiline ihtarat yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 324. maddesinde “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.”hükmü düzenlenmiştir.
YHGK’nın 12.12.2012 tarih ve 2012/9-1170 Esas, 1172 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere ” mülga 1086 sayılı HUMK’nın 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklanması gerekir. Ayrıca kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. (Benzer ilkelere YHGK’nın 18.02.1983 gün 1980/1-1284 E., 1983/141 K.; 22.11.1972 gün 8/832 E., 935 K.; 13.10.2010 gün 17-510 E., 485 K.; 28.04.2010 gün 2-221 E., 241 K. Ve 28.03.2012 gün 19-55 E., 249 K. sayılı ilamlarında da değinilmiştir.)
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.    
Somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece, 2 no’lu ara karar doğrultusunda kooperatife yazılan müzekkere tebliğ edilmeden iade edilmiş olup, istenen belgeler tamamlanmadan bilirkişi incelemesi yapılmasına imkân bulunmamaktadır. Mahkeme de, bilirkişi incelemesini 2 ve 3 no’lu ara kararlarının sonuçlarının gelmesine bağlamıştır. Mahkemece, bu aşamada davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları ile bilanço, gelir-gider cetvelleri, yönetim ve denetim kurulu raporlarının öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise ilgili Ticaret Sicil Memurluğu’ndan ya da anasözleşmenin 41. maddesi gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden; yine gönderilmeyen noterlik belgesinin ilgili noterlikten istenmesi, daha sonra bilirkişi incelemesine karar verilmesi gerekir.
Öte yandan, bilirkişi ücreti ile ilgili süre verilmiş ise de talimat gideri ve tebligat gideri hususunda herhangi bir açıklık bulunmamaktadır.HMK’nın 94. (HUMK’nın 163.) maddesi uyarınca hakimin verdiği kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için, ara kararda yapılması istenilen işlemlerin her biri için ne miktar ücret yatırılması gerektiği açık bir şekilde belirtilmelidir.Yine arakararında daha önce ödenmesine rağmen bu miktarın gider avansı olduğunun belirtilmesi de hatalı olmuştur.
Bu durumda mahkemece, henüz bilirkişi incelemesi aşamasına gelmemiş dosyada, davacının yukarıda açıklandığı şekilde usulüne uygun olarak verilen kesin sürede bilirkişi ücretini de yatırmamasının yargılamanın uzamasına neden olmadığı hususu da gözönünde bulundurularak, eksik bilgi ve belgelerin tamamlanmasından sonra bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.